HOŞGELDİNİZ






Pazartesi, Temmuz 21, 2008

Çıplak börek...

Şu yaz gününde giyinmek zor geliyor.Sıkı daracık kıyafetler bana zul geliyor.Tiril tiril,İncecik kumaştan yapılmış elbiseler tam bana göre.Basmayı oldum olası çok severek giyerim .Belkide çocukluğumun o sümerbank basmalarından olsa gerek ev elbisesi dendimi mutlak aklıma çocukluğumun çiçekli şirinmi şirin sümer basmaları gelir.Ne şirin basmalar alırdı annem.Birde yanında BURDA dergisiyle.Patron çıkartır, hemencecik o gün dikerdim.Sevinçle, öğünerek giyer aymanın karşısına geçer şirinlikler yapardım.Ortaokul-lise yıllarımdı bu söylediklerimi yaptığım zamanlar.Annemin ayaklı zenit marka makinasında dikilirdi herşey.Sonra evlenince eşim dikişi sevdiğimi bildiğinden bana singer marka elektrikli bir makina aldı.Hiç randıman alamadım.Dikiştende beni soğuttu.
Şimdi diksem diyorum.Makinanın tamiri var...Uzun iş..
Hem ucuzluk zamanı .Dikmek için sabır gerek..
Kumaşlar ise el yakıyor..
Bakın ne çok bahanem var . Dikmemek için.
Eşim böyle diyor.Ben değil..
Bir börek beni nerelere götürdü.
Nenem böyle derdi bu böreğe.ÇIPLAK.Bu böreği yapmak annemin fikriydi.Anılarda gezinirken anneciğimin aklına geldi.Bende ona sürpriz yapıverdim.
Çıplak oluşunun sebebi yufkasız oluşu.Elbisesi yok üzerinde.NÜ haliyle geldi önünüze.
3 papatesi rendeledim.İçine yarım demek yeşil soğan,1 demet maydanos. birkaç adet köy biberi,Kırmızı pul biber,karabiber,tuz ve zeytinyağ gezdirip karıştırdım.Fırın tepsisine boşalttım.Börek gibi pişti.Aman ne lezzet.Zaten patatesli çeşnileri çok severim.Hafif ve lezzetli bir yaz böreği.Yapın lütfen ben bu böreğin kabaklısınıda yapıyorum.O da harika olur..Benim için bir yaz klasiği çıplak börek..

Perşembe, Temmuz 17, 2008

Meze.

Şimdi yaz, meze bol.Kavun-karpuz-beyaz peynir üçlüsü bir meze için yeterli.Bense bunlarla yetinmeyip sarımsaklı birşeylerde hazırlamak istedim.Hepimizin severek ve basit bulduğu bir tarif .Bizim evde mezenin dışında bile et yemeklerinin yanında severek tüketilir.
Kışın bolca tükettiğimiz ıspanak pazarda taze taze bana bakıyorlardı. Kıramazdım onları. Bir demet aldım. Evde biraz da havucum vardı. Yıkandılar. Ayıklandılar.Ispanağı küçük bir soğanla zeytinyağında kavurdum. Soğuttum .Sarımsaklı torba yoğurdunu içine katıp karıştırdım. Servis tabağına aldım.
Diğer taraftan havucu soyup rendeledim. Az zeytinyağında soğanla hafif döndürdüm.Soğuyunca içine sarımsaklı torba yoğurdunu koydum.İsterseniz havucu rendeledikten sonra kavurmadan yoğurtla karıştırıp servis yapabilirsiniz.Ben dahada lezzetlendirmek için soğan koydum.O vakitte biraz kavurmak gerek.
İkisi de az olduğu için aynı servis tabağında sunulmalıydılar.Ayrıca da görüntü hoş olmalıydı.turuncu-yeşil uyumu muhteşem oldu.
Karışmamaları içinse araya kesilmiş ince uzun bir salatalığı yerlertirdim.
Çok şık durdu.

Pazartesi, Temmuz 14, 2008

Pamuk kek..Eşim istedi..hiç suçum yok...
Klasik kek tarifim benim bu.Yanlız su bardağı biraz farklı o yüzden ölçüyü size vermek istiyorum.Kek yapmam konusunda tek suçlu olan eşim, benim karşı olmama rağmen benzin aldığı yerden getirdiği su bardaklarını bu kekte ölçü olarak kullandım.
Eşim kek isteyince restorant bardağı tabir ettiğim su bardağım bulaşık makinasındaydı.Aklıma eşimin benzinlikten getirdiği benimde kullanma konusunda direndiğim bardaklar aklıma geldi.Sakladığım yerden çıkartıp yıkandılar ve ölçü için hazır oldular.
4 su bardağı un.
4 yumurta.
2 paket vanilya
1 paket kabartma tozu.
1 limonun suyu
1 bardak zeytinyağ.
1,5 bardak süt.
2 su bardağı toz şeker.
bir çimdik tuz.ve bir kaşık ılık su.
ve mehtap marka kek kalıbı(Dilimli şekilli olan)
Bildiğimiz kek yapım şekli...
Unlular bir kapta, sıvılar bir kapta mikser ile karıştırılır.Birbirlerine katılır.Pürüz kalmayıncaya dek mikser ile karıştırılır. Kek kalıbı yağlanır hamur kalıba dökülür ve 175 derecede 45 dk. pişirilir.
İnanın pamuk gibi yumuşacık.lezzetlimi lezzetli bir kek oluyor.İsterseniz içine kuruüzüm koyabilirsiniz çok yakışır.
Ben hiç kek tarifi aramıyorum son zamanlarda..Ölçüm bu.Çokta başarılı oldum kendimce.
Evcek çok severek tüketiyoruz. Özellikle kek sevmeyen eşim bile bitince arar oldu..
Misafirlerimde yumuşacık pamuk gibi oluşunu ve tadını çok seviyorlar...

Çarşamba, Temmuz 09, 2008

Zeytinyağlı- limonlu kek..

Şu yaz günü kek yapılırmı demeyin sakın.Yaz da olsa insanın canı çayın yanında birşeyler yemek istiyor.Oğlum mersinden gelirken bir torba limonla geldi.Bir başka güzel, bir başka koku sanki.Kesince misler gibi kokuyor.Sanki evde limon ağacı var.Mutfak, buzdolabının içi hatta odalara kadar yayılan kokusu hepimizi mest etti.Oğlum işte anne organik limon bu dedi..
Bende kek yapmaya karar verdim.İyikide yapmışım nefis kokusu keke öyle bir sindiki anlatamam yedikçe yiyesimiz geldi ve hemencecik tüketildi..Ayrıca zeytinyağ keke nefis bir tat veriyor.İkisinin birleşimi lezzeti dahada arttırdı.
Malzemeler:
3 yumurta,
1,5 bardak şeker.
1 su bardağı süt.
3,5 su bardağı elenmiş un.
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
Bir çimdik tuz.
1 yemek kaşığı su.
1/2 su bardağı zeytinyağ
2 adet limonun suyu ve rendesi.

Unlu malzemeleri ayrı bir yerde karıştırıyoruz.
Yumurtayı ve şekeri kerema haline getirip sırasıyla diger malzemeleri ekleyip unlu malzemeyi katıyoruz.Mikser ile karıştırıp pürüzsüz hale getirince yaglanmış kalıba döküp önceden ısıtılmış fırında 175 derecede 45 dakika pişiriyoruz.Kapağını hiç açmıyoruz.İçinin pişip pişmediğini anlamak için ben bıçak batırıp çıkarıyorum.Bıçakta hamur kalmaz ise o kek pişmiş sayılır.Fırından alıp ıslak bez üzerine tepsiyi oturtuyoruz.5-10 dk. beklesin sonra ızgara üzerine çıkarttığımız keki soğumaya bırakıyoruz.

Pazartesi, Temmuz 07, 2008

Şekerpare..
Cumartesi - pazar bahçede kayısı hasadı vardı.Bu sene kayısı yılı galiba.Ağaç meyveden kırılıyor.Dallar yere eğilmiş vaziyette.Kendi ektiğimiz bir ağaç kayısı ağacı, diğer ektiğimiz meyve ağaçları gibi.Meyvesini dalından toplarken incitmedim hiç kendisini.Dalların arasındaki bal rengi görüntüsü insanı mest ediyor.Güneşi tutmuş gibi, ona ulaşmış gibi oluyor insan.Büyütüp gözünün içine bakarak suladığımız içinmidir nedir kayısıyı yerken gurur duyduk evcek.Hemencecik kompostosu yapıldı pilavın yanında.Annem reçelini yaptı acele.Akşamın ilerleyen saatinde buzdolabından çıkartılıp soğuk soğuk yenildiler.Komşulara dağıtıldılar gururla.Çok lezzetli olduğunu söylemeleri ise ayrı bir keyif yarattı eşimde.Malatya kayısısı bunlar dedi durdu.Kendi memleketinin kayısısını çok anlatır durur yıllardır.Haklı da.

Perşembe, Temmuz 03, 2008

Gül Reçeli..<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhexZll96MSXspoNo-veSVF9lRw-FbToLHEOAJkDihe2NAOlPMhaICDZlq7OrZxoicO9T9Wyu7pqLWwdNzFhU3Wx8Nl2kq4wzfUq7r5vic0bHTaoDnM8D7QKhvJO83inVZgTzbg3GeINO0/s1600-h/Resim0238.jpg">

Reçellik güller mayıs ayında çıkar.Bu pembe reçellik güller Bahçemin ön kısmında açtıkça açıyorlar.Her sene beni reçel yapmaya iten şey kokularıdır.Mis gibi koku bırakırlar, sabah sabah kahvaltı sofrasında aklımızı başımızdan alırlar.Her sabah gün ağarınca bahçeden toplarım toplarken dikkat edilecek husus gülün tüm yapraklarını parmaklarınızın arasına alıp kök kısmındaki beyaz kısmı kesip atmaktır.Bu işin püf noktası.Zira beyaz kısımlarla kaynatırsanız reçel acı olur.Toplanan güller bir kavanozda biriktirilir.(Bu biriktirme işi 3-5 gün sürer.)Güller yıkanır ve süzülür sakın süzme suyunu atmayın reçel yaparken bunu kullanıyoruz.Süzülen güllerin üzerine 1 çay bardağı kadar toz şeker döküp ovuyoruz.Bunun sebebi gül yapraklarını yumuşatmak.
Sonra dinlendirmeye alıyoruz.Gül yapraklarının ne kadar olduğuna gelince tahminen 200 diyebilirim. Varsın gülünüz çok olsun. Reçelde bol yaprak hoş oluyor.
Tencereye 1 bardak su koyup güllerimizi içine atıp haşlıyoruz.
Ayrı bir tencerede de 1 kilo şeker ve 1 su bardağı suyu kaynatıyoruz biraz fazla kaynasın hafif koyulaşsın.Sonra haşlanan gülleri de katıp ağır ateşte kaynatıyoruz.(Şunu söylemek isterim : Kaynatma esnasında gülün rengi yeşildir. Ne zamanki içine limon suyu ilave edilir işte o an rengi inanılmaz bir biçimde aniden pembeye döner. Beni mest eden işte bu işlemi seyretmek.)reçelimi İndirmeden önce 1 limonun suyunu ilave ediyoruz.
İşin çok önemli bir kısmıda reçeli fazla kaynatmamak.Kaynatırsak gül yapraklarının rengi kararıyor.Ayrıca çok fazla ağdalı oluyorki bu da reçelin ağdalaşmasına kaşıkla alımının zorlaşmasına sebeb oluyor.Kokusu da bozuluyor.
Artık bu güzel gülün mevsimi bitti.Ne yazıkki..

Bu hoş kokulu gülden şurupta yapıyorum.O da harika bir içecek oluyor.Mis gibi kokuyor.
Aynı işlemi tekrar ediyoruz.Gülleri topluyor altlarını makasla kesip beyazlarını atıyoruz .Yaprakları biriktiriyoruz.Cam şişede ve buzdolabında tutuyoruz.
Sonra Gülleri ovuyoruz şekerle,ve limon tuzuyla.
Suyu kaynatıp ılıtıyoruz.Pet şişeye güllerimizi koyup üzerine ılık suyu döküyoruz.Buzdolabına koyuyoruz bir kaç güz beklesin alıp süzelim.Tekrar cam kavanoza koyup dolaba kaldıralım.İçmek istediğimizde içine şakar katıp arzuya göre tatlandıralım.
Bu durum isteğe bağlı.İsterseniz şeker ve suyu tencereye koyup aynı anda kaynatıp ılıtıp güllerle beraber kavanoza konulabilir.