HOŞGELDİNİZ






Cuma, Aralık 28, 2007

Yeni yıl dileğim...

Sevgili arkadaşlarım.Mutlu, huzurlu, sağlıklı bir 2008 yılı diliyorum hepinize.
Sevgilerimi gönderiyor ve hepinizi ayrı ayrı kucaklıyorum.
Mutlu yıllarrrrrrrrrr...

Salı, Aralık 25, 2007

karnabahar

Orta boy karnabaharı dal dal ayırdım.İyice yıkadım. Tencereye su koyup içine tuz attım.Karnabaharları ilave edip haşladım.Öte yandan yoğurt ve sarımsak ikilisini bir kapta karıştırdım.Süzülen karnabaharı servis tabağına alıp üzerine sarımsaklı yoğurdu döküp karıştırdım.Üzerine kırmızı köz biber turşusunu dilim dilim koydum.zeytin ilave ettim...sevgiler.

Salı, Aralık 18, 2007

Kabak tatlısı...
Kabak tatlısını eşim çok sever.Bayram için kabak tatlısı yapmayı düşündüm.Yanına başka tatlıda yaparım elbet.Bayramlarda daha çok baklava türü tatlılar yeniyor.Yazdığım gibi bu tatlı eşime yapıldı.


Genelde zor gibi görünen bu tatlı aslında en hafif ve en kolay tatlılardan biri benim için.Kabak tatlısı hep bana yılbaşı akşamlarını hatırlatır.Rahmetli kayınvalidem mutlaka o gece tatlı olarak kabak tatlısı yapardı.
Ben hep göz kararı yapıyorum bu tatlıyı ama mümkün olduğunca size ölçü vermeye çalışacağım.
1 kilo kabağın kabuklarını soyalım.Soyalım diyorum ama artık soyulup ayıklanmış olarak marketlerde ve hatta pazarda bile bulabilirsiniz.Enli enli kesiyoruz ve tencereye diziyoruz.üzwerine bolca toz şeker serpelim.1,5 kilo kadar.Akşamdan bu işlemi yaparsak kabak sabaha kadar sulanıyor.tencereyi ateşe oturtalım.Ağır ağır pişmeye bırakalım.yaklaşık 1 saat falan ateşte kalan kabaklar iyice suyunu çekiyor ve rengi koyulaşıp serbeti iyice emiyor.İsterseniz pişen kabağı borcam tepsisine alıp fırınlayabilirsinizde o zaman kabakların yüzü fırınlanıyor daha da lezzetleniyor.Soğuyan kabakları kapaklı servis kasesine alıp üzerine bolca ceviz serpiyoruz.Ceviz kabağın üzerine en yakışan yemiş..Afiyet olsun.
Sevgilerle arkadaşlarım. Hepinizin bayramını tüm içtenliğimle kutlarım...

Perşembe, Aralık 13, 2007

örgü hırka ve patik...





Evde olan yünlerimi nasıl değerlendirebilirim diye düşünürken ileride babaanne olacağım aklıma geldi.Elimde model yok.Ama dikiş bilince örğüde kolaylaşıyor benim için.Başladım örmeye, ortaya bu şirin hırka ve patikler çıktı.Özellikle hırka tamamen uydurma..tabiki örerken dikiş bilğisinin kullanılışı var.Bunları örerken oğlum çok kızdı.Ne anlamı var?ortada birşey yokken bu ne demek? seni anlamıyorum.Bırak anne ya şunu...falan filan..ama ben hiç aldırmadım ördüm ördüm..
Beni gören annemde bu hıza katıldı bir bebek hırkası ve bir patikte o ördü..oğlumun kızgınlığı ise bu ördüklerimizi bitirip ortadan kaldırdığımız an geçti..Sanırım unutturduk!!!..Annemle örgülerimizi örerken oğlumun laflarına güldük durduk.Çok keyifli zaman geçti..İnanın tam bir terapiydi..Yeniden örmeye başlamayı düşünüyorum.Bu sefer oğulcuğumu kızdırmayayım diyorum..

Salı, Aralık 11, 2007

Bademli pilav
Herkes pilav yapmasını bilir elbet.Ben genede tarifini vermeden geçemeyeceğim.
Blogcu olarak yemek bloguna epey geç katılmam nedeniyle birçok tarif çoktan yayınlanmış.Benim amacım ise bu değil.Kendi alanımda güncelliğide koruyarak birikimimi nacizane olarak günlüğümde anlatmak.İlerde yani ilerliyen yıllarda sayfalarımı tek tek çevirerek bu yaptığımdan mutluluk duymak.Blogda olmak sanki roman yazmak gibi bir duygu yaratıyor bende..Çok seviyorum burada yazmayı ve olmayı..
Şimdi geçelim tarifimize..
2 su bardağı baldo pirinç
3 su bardağı sıcak su
3-4 yemek kaşığı sıvı yağ veya 3 kaşık tereyağ
tuz
Önce pirinci ayıklayıp yıkıyoruz bir kaba koyup üzerini kedar sıcak su döküp 30 dakika bekletiyoruz.Sonra bir süzgece pirinçleri alıp musluk altında beyaz ununu akıtıyoruz yıkıyoruz.Ben genelde teflon tencere kullanıyorum bu tip tencerelerde pilav harika oluyor.tenceremize yağımızı koyup ateşi yakıyoruz.yağı eritip suyu süzülmüş pirinci koyarak biraz kavuruyoruz.3-4 dakika kadar.
sonra suyunu ilave edip tuzunu koyuyoruz.kapagını kapatıp kısık ateşte pişmesini sağlıyoruz.Pilav pişerken hiç karıştırılmaz.Yoksa lapa olur.Üzeri göz göz olunca pişmiş demektir.Ayrı bir yerde istediğiniz kadar bademi suya koyup kaynatıyoruz.Sudan çıkartıp sogutuyoruz ve kabuğunu soyuyoruz.az yagda kavuruyoruz.Bir tabaga bademleri diziyoruz.pilavı üzerine döküyoruz.Servis tabağını bademli pilavın üzerine koyup tabağı ters çeviriyoruz.Bademler üstte gelecek şekilde oluyor.İsterseniz pilavı servis tabağına alıp üzerine bademleri sıralayabilirsinizde ..Afiyet olsun..

Pazartesi, Aralık 10, 2007

Tasarım harikası inekler...
İstanbulda olupta herbiri tasarım harikası olan çeşit çeşit inekleri göreniniz varmı bilmiyorum.Heykeltraş olup bir inekte ben tasarlamak isterdim doğrusu.Hepsi birbirinden güzel ve alımlı.Şu anda hep birlikte sergileniyorlar.Açık arttırmada satışa sunulacaklar ve geliri sanırım bir vakfa gidecek.Tasarlayanlar arasında kimler yokki..Mesela sezen aksu var..Ünlü modacılar var..vs..
Bende gönlümden geçen yapamasamda hayalimdeki bu tatlı kırmızı ineği sayfama taşıdım..Bu bir kumbara.Çocukluğumdaki tasarruf alışkanlığı hatırlatıyor.Şimdiki çocuklara bunu aşılayamadık birtürlü.Ama bize tasarruf etmesini öğretmişlerdi.Hiç unutmam ilk kumbaram iş bankasının metal kutu gibi olan kumbarasıydı.Babam getirmişti.
-Paranı biriktir sonrada istediğini alırsın.Yetmezse eğer ben eklerim..
Ne güzel geliyor bu cümle bana.Hala o alışkanlıkla birşeyler biriktirmeye çalışıyorum.
Çalışıyorum diyorum çünki toplum müthiş şekilde tüketime alıştırılıyor.Hergün yeni açılan bir alışveriş merkezi var.Sanki oraya gitmek, gezmek, birşeyler almak zorundaymışız gibi..
Tasarruf eden toplumdan çıktık,Tüketim toplumu olduk.Gençlere kızamıyorum.Televizyon onları çok etkiliyor.Bizi bile etkiliyor öyle değilmi?Hay allah söz nerelere geldi dayandı.
Boşverelim simdilik tasarrufa falan.. Biz güzelim şekillerde tasarlanan inekleri göreceğiz değilmi ama?Gidip göreniniz olursa lütfen haberdar etsin.Fikirlerini paylaşmak isterim..

Perşembe, Aralık 06, 2007

Waffle...

Uzun zamandır waffle yapmak istiyordum.Oğlum iş gezisi için gittiği istanbul dönüşü bana waffle makinasını hediye olarak getirdi.Benim için çok hoş bir sürpriz oldu.Pazar sabahı kalkar kalkmaz waffle isterim diye tutturdu.İnternet araştırmalarım ve makinanın içindeki tariftende yararlanarak bir tarif çıktı ortaya.Waffle makınasındaki tarifte elma vardı.yapmak istediğim tarife elma da koymak istedim sanırım elma yüzünden waffelarım biraz yumuşak oldu.Ama elma lezzet verdi.Waffle'ı Reçel ve krem peynir sürerek kahvaltıda tükettik 14 adet falan çıktı . Ben bu kadar waffle'ı nasıl tüketeceğiz? diye düşünürken bir çırpıda bitti bile.Ev halkı daha çıtır bir tarifle ve dondurma ilede tüketmek istediklerini söylediler.O zaman içine koyduğum elmayı koymayıp, yaptığım waffleları fırın ızgarasında biraz pişirmeyi düşünüyorum. Umarım kornet tarzında bir waffle elde edebilirim.
Benim tarifim şöyle:
3 adet yumurtayı sarılarından ayırdım.
Sarılara 2 çorba kaşığı toz şeker kattarak çırptım.2 aida çay bardağı süt ekledim.3 çorba kaşığı zeytinyağ koydum devamlı blander ile çırptım.içine 1 elma rendeledim.Birazda limon kabuğu rendeledim.6 çorba kaşığı una kabartma tozu ilave etttim.1 paket vanilyayı kattım. Yumurtalara ekledim.Karıştırdım.Ayrı yerde az tuz ile yumurtanın beyazını çırptım.Bu karışımı unlu karışıma kattım.tahta kaşıkla karıştırdım.Bu karişim aynen kek kıvamında oluyor.Siz isterseniz hepsini kek tarifi gibi yapabilirsiniz.Ben birdahaki sefere bu kadar çok uğraşmayıp daha pratik bir yol izleyeceğim.Elde edilen kek hamurumuzu 1/2 kepçe alarak ısıttığımız yağladığımız waffle kalıbımızın tek gözüne döküyoruz.Diğer göz içinde 1/2 kepçe dökelim.Fazla dökersek taşıyor ve makinayı hamur batırıyor.Benden söylemesi.
Sevgilerimle...

Cuma, Kasım 23, 2007

Kaynana çatlatan tarifler.
Zeytinli-soğanlı ekmek..

Kayınvalidemi allah rahmet eylesin hep sevdim.Hep kızım dedi.Hiç gelinim lafını onun ağzında duymadım. sevgi ve saygı ile burada bu etkinlikle anmak isterim.
Eskiden ekmekler sade yapılırmış.Maya , un, su, tuz konulur. Hamur mayalanınca tepsiye konur el mayası alan hamur fırınlanır.Ben bu şekliylede çok severim ekmeği.
Ama bu etkinlik için bu tarifimi değiştirip çağa uydurdum.Farklılaştırdım.
Malzemeler:
4 bardak un,1 paket kuru maya, 1 paket hamur kabartma tozu, biraz tuz, biraz şeker,1 bardak ılık süt, 1/2 su bardağı ılık su,1/2 dere otu iyice kıyılmış,1 su bardağı çekirdeği çıkarılmış siyah zeytin, 1 yumarta, 3-4 adet yeşil sogan doğranmış,1 su bardağı sıvı yağ.

Unu eleyerek diğer malzemeleri karıştırdım.hamur 30 dakika üstü kapalı ılık bir yerde bekledi.Mayası gelince içine dere otu,zeytin,yumurta ve yeşil soğanı kattım tepsiye malzemeyi döktüm fırınladım.170 derecede 40 dk. yeterli..
Genelde tepsiye dökerek yaptığım bu tarifimi bu sefet muffin kek kağıtlarına kaşıkla koyarak fırınladım.(Bir not;Muffin kağıtlarını , muffin tefal kalıplarıma yerleştirmek istedim fakat kalıbımı yazlıkta unutmuşum.maalesef bu şekilde pişirmek zorunda kaldım.Biraz eğilip büküldüler ama tatları yerindeydi.)
Sevgili laleye etkinlik için teşekkürler ve başarılar dilerim. Kolay gelsin..
Sobelenmişim...


Sevgili tütü (etkialanı) beni sobelemiş.Çok sevdiğim blog arkadaşımın aklına gelmekten dolayı mutluluk duyarak katılmak istiyorum.
-Ben küçükken
İlk okul öğretmenimi çok sevmiştim.Hatta yaz tatili dönüşü okulun açılışında onu görünce koşarak yanına gitmeye kalmış, düşerek dizimi parçalamıştım.
Orta okul yıllarımda ise ingilizce öğretmenimin söylediklerini hayat boyu kulağıma küpe yaptım.Tanrı aşkı, insan sevgisi üzerine konuşurdu hep.
Okuduğum cizgi roman kahramanları çelik bilek ve tommiks beni çok etkilemiştir.
Onları ders kitaplarımın arasında okurdum.Annemden gizli gizli.
suzi-tommiks arasındaki o hoş duygu hep beni etkilerdi.Bir sonrakini almak için sabırsızlanır para biriktirirdim.

Aslında ben Ağaçların ortasında, beyaz badanalı bir evde, karşıda deniz manzarası olan bir yaz evinde devamlı oturmayı isterim.

İlk kopyamı
hiç unutmuyorum lisede biyoloji dersinde çekmiştim.
Koskoca kitabı eteğimin altına saklamıştım.
Soru ise arı ile ilgiliydi.Yakalandıktan sonra hiç bal yemek istememiştim.Yıllar sonra bala bayılır oldum.Her sofraya oturusumda balı görünce tebessüm ederim.

En saçma huyum Önce hayır dediğime, sonrasında karşıdakini düşünerek yumuşamaya başlamam..

Cep telefonum Önceleri almamak için direndim.Şimdi ise olmazsa olmazım.Acil işlerde kurtarıcım..kahramanım..

Aşk bence Doğada, baktığınız hissettiğim her şeyde..
fakat burada kastedilen başka galiba. O zaman ona göre bir cevap vereyim.
Bizi çuvallatan, sudan çıkmış balık hali..

En sevdiğim bloglar Onları linklerime eklemeye çalıştım.
tabi devamı gelecek.Zaman bulup blogları keşfe devam..

Tütü'cüğüm ben bu oyunu çok sevdim.Çok teşekkürler sevgimi gönderiyorum.

Bende blog arkadaşlarımı sobeliyorum.
Diğer arkadaşlarım sakın alınmasınlar, oyunlar bitmiyor sıra onlarada gelecek elbet..
Sevgili nane limon, sevgili tata, Sevgili tijen ve sevgili emeklilik hobileri
Arkadaşlarım katılırlarsa çok sevinirim.Herkese sevgilerimi gönderiyorum..

Çarşamba, Kasım 21, 2007

Kışa hazırlık..
Kırmızı biber turşusu

Anne'ciğimden kalma bir alışkanlık benimkisi.Mutlaka kendi çapımda kışa hazırlanırım.
Eşim marketlerde herşey var.Hazır alırız kendini yorma diyor.
Bense Anne'ciğimden gördüğüm, sevdiğim yiyecekleri zaman zaman yapıp kışa hazırlanmayı severim.Ah büyücek bir kilerim olsa:
Her meyvenin reçelini, marmalatını, kompostosunu yapsam.
Tarhanalar yapıp saklasam.
Nane kurutsam.reyhan da.
Erişteler yapsam.
Her çeşit turşudan kursam.
Bunları kilerimdeki raflarıma dizsem.
Kilere her girişimde seyre dalsam.
Hatta bu tabloyu seyretmek için kilerime özel olarak girsem.
Bir sandalye çekip oturup seyre dalsam.
Ama tüm bunlar şu an için hayal.
Ne güzel hayal kurmak.
Terapi gibi geldi şu an.
Olmayacak bir şey, ama hayali bile güzel.
Neyse efendim.Ben yukarıdaki güzellikten bahsetmek istiyorum ve bu ayki etkinliğe hatta ilk yemek etkinliğime katılmak istiyorum.Mahzun prensese etkinlik için teşekkür etmek istiyorum.Umarım katılımda geç kalmamışımdır.
Gelelim bu basit ama yemesi şahane biber turşuma.
Neden turşu dediğimi yapımını anlattığımda anlayacaksınız.
Biberlerimi yıkadım.Büyücek bir tencereye su doldurup içine biberleri attım.
(Bu aşamada siz biberleri tepsiye dizim fırınlayabilirsiniz. Ben bu şeklinide yapıyorum.Çok güzel oluyor.)
Su kaynadı biberler iyice yumuşadı. Ateşin altını kapatıp biraz daha beklettim.
Ilıyan sudan çıkarttığım biberlerimi başlarından kopardım.Kendiliğinden üzerindeki kabuk çıktı.Kaynayınca soyulması çok kolay oluyor.Kaynatmamın sebebi buydu.
İçindeki çekirdekleri temizledim.Biberleri mümkün olduğunca parçalamadan tabağa aldım.Kavanoza dizdim.Ayrı bir yerde sirke ve turşu tuzunu erittim.İçine sarımsak dövdüm.birazda şeker ekleyip kavanozdaki biberlerin üzerine döktüm.Kavanozu karanlık bir yere kaldırdım.Hatta buzdolabının sebzelik kısmına koydum. Bozulmasın diye.
Yeneceği zaman tabağa çıkartıp üzerine zeytinyağ gezdirip, kekik serpiyorum.
Harika oluyor.
Bakarmısınız tabakta ye beni diyor.
Kıyamam ona..Yesemmi acaba?..

Salı, Kasım 20, 2007

Hadi Patlıcan, biber kızartması yapalım...


Patlıcanları alacalı soyalım.Genişçe bir kaba su doldurup içine tuz atalım patlıcanları koyalım.Tuzlu suda bekletelim.Sonra sudan sıkarak çıkartalım kara suyu aksın.Kurulama bezimizle patlıcanları kurulayalım.Öte yandan sivri biberler yıkayıp kurulama bezi ile kurulayalım.bir kenara ayıralım.Tavamıza ayçiçek yağımızı kızartma yapacak miktarda koyalım ateşi yakıp yağın kızmasını bekleyelim.Önce patlıcanlarımızı kızartalım.Ama yakmayalım.Sonra patlıcanları alıp kağıt üzerine çıkartalım yağını emdirelim.Biberleri kızartalım.Servis tabağımıza bir kenara patlıcan kızartmalarını diğer tarafa da biber kızartmalarını koyalım.
Bir tencereye 3-4 büyük domates rendeleyelim.İçine biraz zeytinyağ koyalım.tuzunu atalım içine 3-4 adet sarımsak dövüp koyalım sos yapalım.bu sosu kızartmaların üzerine dökelim..Mis gibi sarımsak kokan kızartmamızı yiyebiliriz artık..
Kışa girdiğimiz şu günlerde yaz kızartmasını özledik öyle değilmi?..

Cuma, Kasım 16, 2007


Benim tatlı, vefalı, sevecen, kibar, nazik, marifetli blog komşularım, arkadaşlarım.
hepinizin mis gibi mum kokulu günler, akşamlar geçirmenizi diliyorum.
Sevgilerimle...

Çarşamba, Kasım 14, 2007

Kıymalı börek ve sıcak bir bardak çaya ne dersiniz?
Hadi ozaman hemen, çabucak, acilen böreğimizi yapalım.
6 yufka alalım. Sanırım 1 kilo geliyor.Tepsimizi yağlayalım ve 1 yufkayı serelim(İster düz serin isterseniz kopararak serin hepsi kabul)
Bir tencereye biraz sıvı yağ koyalım içine bir adet soğan çintelim. Biraz kavurup 300 gr kıymayı da ilave ederim. tuzunu atalım kavurma bitince Ateşten alalım. Varsa 1/2 demet maydonoz doğrayalım, karabiber ilave edelim. Soğusun.
Diğer taraftan 3 yufkayı aralarına 1 su bardağı süt,yarım çay bardağından az sıvı yağ,1/2 ay bardağı su, 1 yumurtayı iyice bir kapta çirpalım bütün yufkaların aralarına bunu fırça ile sürelim.Olmazsa yemek kaşığı ile yufka aralarını ıslatalım.
3 yufkadan sonra arasına malzememizi eşit şekilde yayıp kalan 3 yufkayıda aynı işlemle yayalım.En üste kalan sıvı malzemeyi döküp fırça ile düzeltelim.
Fırını 180 dereceye ayarlayalım ısıtalım. Tepsimizi fırınlayalım 45 dk da oluyor.
Mis gibi kıymalı böreğimiz fırında kabarıyor bizde bu arada çayı demliyoruz.Böreğin fırından çıkmasını sabırsızlıkla bekliyoruz.Üzeri kızaran böreğimizi fırından çıkarıp 10 dakika bekletip soğutabilirsek ne ala.Çünki hemen yemek istiyorum.Dayanamayacağım o ne koku öyle..Mis, mis...Hadi kızlar tembellik etmeyin yapıp yiyelim...

Cuma, Kasım 09, 2007

Bir tatlı huzur aramaya geldim.


Ne yazarsanız yazın artık
Ne duygu geçerse içinizden
Nasıl etkilendiyseniz
Öyle dökülsün kelimeler
Dudaklardan
O maharetli ellerden.

Çarşamba, Kasım 07, 2007

Mantar çorbası içelim..

Soğukların gelmesiyle birlikte bizim evde çorba her akşam tüketilir oldu.
Mantar çorbasını eşim çok sever o yüzden sık olmasada yaparım.Zira oğlumun mantara karşı bir iticiliği var.Hala çözebilmiş değiliz.(ama zehirli olabileceğini düşünüyor olabilir.İtiraf etmiş değil)
400 gr mantarı yıkayıp tencereye koyalım.Üzerine sıcak su dökelim.Ayrıca mantarların kararmaması için limon ve tuz ilavesi yapalım.Mantarları pişirelim.10 dk haşlansa yeterli.Çok su koymuş iseniz çoğunu süzün.Pişen mantarları alıp ince ince keselim. Başka bir tencereye sıvı yağ 3-4 çorba kaşığı koyup mantarları oraya alalım.birazda haşlama suyundan koyup pişirmeye devam edelim.İçersine karabiber,tuz ilave edelim.
Bir başka tencereye un koyalım çok az bir iki kere çevirip sarartmadan üzerine 1 litre sütü boşaltalım ve kaynatalım.un ile süt iyice birbirine karışıp özlensin.Pişen mantarları ilave edelim bir iki taşım kaynatıp ocaktan alalım.
(Mantarları katmadan çorbanızda un nedeni ile topaklanma olur ise blendardan geçirin sonra mantarları ilave edin.)
Afiyet olsun..Çok güzel bir çorbadır.Çokta lezzetlidir.
Bu çorbayı mutlak yapmışsınızdır.Ama ben kayıtlarımda bulunsun istedim.

Pazartesi, Kasım 05, 2007

Muzlu kek

Bu hafta sonu muzlu kek yapmak istedim.Kekin her türlüsünü denemişimdir de muzlu hiç yapmamıştım.Servis tabağına yıkayıp kurulayarak koyduğum muz, bana kek yapma fikrini verdi.
3-4 adet olğun muzu çatalla ezdim.Kararmasın diye üzerine limon sıktım.Bir kenara bıraktım.3 adet yumurta ve 1 su bardağı şekeri mikserle çırptım.İçine 125 gr margarini katıp çırpmaya devam ettim.1 su bardağı yoğut ilave ettim(isterseniz 1 su bardağı süt koyabilirsiniz.)(Muza yoğurdun daha çok yakışacağını düşündüm.)Ezdiğim muzu koydum.Bir kapta 2 su bardağı unu eledim.içine 1 paket hamur kabartma tozu,1 paket karbonat,1 çay kaşığı tuz,1/2 çay kaşıgı zencefili kattım.unlu karışımı sıvı karışıma ilave ettim.Fırını 180 dereceye ve 40 dakikaya ayarladım.Teflon 26 cm lik ortası delik kek kalıbını yağlayarak kekimin hamurunu döktüm.Teflon kek kalıbını sallayarak kek hamurunun yerleşmesini sağladım.Fırınladım.
Evdekiler henüz tatmadılar.Ama ben dayanamamki!!!
Yoğun bir muz tadı vardı.Yumuşacık bir kek olmuştu.İçine ceviz çok yakışır lakin oğlum kekte ceviz sevmiyor.Bu nedenle ben koymadım.Denerseniz beğeneceğinizi düşünüyorum.Afiyet olsun..

Cuma, Kasım 02, 2007

Cin biber turşusu
Cin biber sevenler mutlaka bu turşuyu biliyorlardır.
Kışın kuru bakliyat yemeklerinin (Kuru fasulye,nohut,mercimek..vs.) yanında çok daha fazla iştah açıyor.
Ayrıca bulgur pilavıyla yemesi güzel oluyor öyle değilmi?
Bende bir kavanoz cin biber turşusu yaptım.Kışa hazırlık.
Turşunun suyunu kaynatıp soğuttum.Biberleri yıkadım süzüldüler.
Biberleri cam kavanoza dizerken aralarına da soyulmuş sarımsamları kattım.
Bir kaba bolca sirke koydum.Turşu tuzu ekledim biraz su ile tuzu iyice erittim.Kavanoza döktüm.Ağzını sıkıca kapatıp ters çevirdim.Bir müddet bekleyip turşunun suyunun az geldiğini görürseniz ilaveten hazırladığınız sudan turşuya ilave edebilirsiniz.Yapımı basit ve hiç uğraştırmayan bir turşu bu.

Cuma, Ekim 26, 2007

Patates çorbası

Artık çorba içme zamanı geldi.Gerçi bizim evde yaz kış içilir.Ama tercih soğuk havalarda içilmesi yanında olursa, bu çorba çok lezzetli oluyor.
Tarifi şöyle:
2-3 patates Kabukları soyulup haşlama tenceresine konur.
Üzerine yeterli miktarda su konup haşlanması sağlanır.Ben içine haşlama esnasında 1/2 çay bardağı pirinç ilave ettim.Siz koymayabilirsiniz.Ayrı bir tavada 1 adet soğan çintilir,yeterli zeytinyağda çevrilir.yumuşayınca içersine 3 kaşık un konup un kokusunu bırakana kadar pişirilir.çorbanın suyundan alınıp una ilave edilir.Haşlanan tenceredeki patatesin içersine ilave edilir.Blender ile tencere içersindeki patates iyice ezilir.Koyu bir kıvama gelen patatesli içe yeterli miktarda et suyu ilave edilir.Kaynama devam eder.İyice pişen çorbaya tuz atılır. Ateşten alınır.Çorbanın kıvamını sizin içine koyacagınız et suyu miktarı ile ayarlayabilirsiniz.
Ayrıca tavada biraz zeytinyag ve kırmızı biber ilavesi ile üzerine yağ gezdirebilirsiniz.Görünümü çok hoş oluyor.Afiyet olsun..sevgilerle

Pazartesi, Ekim 22, 2007

Kurabiye tadında un helvası...


Un helvasını severmisiniz?
buna evet derseniz bu değişik lezzeti denemenizi tavsiye ederim.
Tesadüflerin yardımı ile yapılan değişik bir lezzet.
Yaptığım un helvamın kıvamını tutturamayınca,emeğime kıyamayıp çöpe gitmesine gönlüm razı olmayınca iyileştirme arayışına girerek yapılmış nefis bir helva ortaya çıktı..
Un helvası yapımını bilirsiniz.Bende aynen tahmini ölçülerle helvamı yaptım.Ateşteki helvamın şerbetinide ayarladığımı sanıyorum.Epey şerbetinin çekmesi için ateşte tuttum.fakat soğuduktan sonra kıvamını beğenmedim.Ne yapabilirim diye düşünürken aklıma fırınlamak geldi.Mini fırın tepsisine helvamı boşalttım.Üzerine sıvı yağ gezdirdim.Fındık serptim.Şeker ilave ettim.30 dakikaya ayarladım.180 dereceye ısıyı yükselttim.helva tepside iyice yayıldı.Fakat toparlanma belirtisi yine göstermiyor.
Şaşırmıştım.Artık hatanın benden değilde yeni denediğim un dan olduğunu düşünmeye başladım.Tekrar çareler aramaya başladım.Bu cıvık halini sevmemiştim.
Fırın kapağını açıp üzerine irmik serptim.Karıştırdım.İrmik helvanın toparlanmasına yardımcı olacaktı.Tekrar fırınladım.30 dakikayı dolduran süre sonunda helvam istenen kıvama gelmişti.Hatta tepsinin kenarlarında helva kızarmıştı.Fırından çıkarttım.Soğuttum.Tatmada çok aceleciydim.Hatta tatlıları sıcak sevmemden dolayı ben sıcak sıcak tadına bakmakla kalmayıp bir porsiyon yedim.
Tadı nefisti.Kurabiyenin tepside dağınık lezzetiydi bu helva.Bir kez daha ısraf etmeme huyuma sevindim.Yine kurtarıcıydım.
Şimdi size bu şekilde yapılan helvanın ölçülerini veriyorum.
Kurabiye helva
2 su bardağı un,kavrulur sonrasında pembeleşen una sıvı yağ 1 çay bardağı ilave edilir.Ayrı bir kapta şerbeti hazırlanır.1 su bardağı su,1,5 su bardağı şeker ve vanilya eritilip ateşteki helvaya dökülür.Çekmesi beklenen un cıvık halde iken ateşten alınıp içine 1 cay bardağı irmik ilave edilir.çam fıstığı katılır.İsteyen fındıkta koyabilir benim yaptığım gibi(ben her ikisinide koydum)Biraz tereyağ takviye edilir toz şekeri helvanın tadına bakarak ilave edebilirsiniz.Borcama helva dökülüp fırınlanır.Yeni bir lezzet yaratmanın keyfiyle Afiyetle yenilir..
sevgilerle..

Salı, Ekim 16, 2007


187.sayfa
"Görün bakın, Büyük Kurtarıcı dediğiniz adam karısının yüzünü açmış memleket içinde müslüman dindaşımız arasında dolaşmaktadır.Olur şey mi bu efendim.Biz daha önceleri bu işlerin buralara varacağını söylememişmiydik?Dediğimiz çıktı işte.Buyurun bakın şu yüzü peçesiz, açık saçık kadın resimlerine..."diyorlardı.

Latife Hanım.İpek Çalışlar...sayfa 187.
Bu satırları okuduğumda içim acıdı.
80 yıl geçmesine rağmen hala bu zihniyetin sürdüğüne inanmak zor.
Birkaç blogda gördüm.Okuduğumuz bir kitabın 187.sayfasından bir alıntı yapın diyorlardı.Bir arkadaş diğerini davet ediyordu.
Ben davet edildimmi? bilmiyorum.İÇİMDEN KATILMAK GELDİ..

Dünya basını Mustafa Kemal Paşa'nın kadın hakları savunucusu ve peçe takmayan eşi Latife Hanım'ı Türkiye'deki değişimin habercisi olarak adım adım izledi.

Evlilikleri bitince, latife hanım'ın entelektüel ve siyasi kimliği yok sayıldı, Cumhuriyetin kuruluşuna yaptığı katkılar unutuldu.

Latife Hanımı gölgeleyen perde kaldırıldığında hem bir mücadele kadınıyla hem de bambaşka bir Mustafa Kemal'le karşılaşacaksınız.Karısıyla siyasi tartışmalara giren,"Hanım bize bir Çaykovski çal" diyen, boşandıktan sonra eski eşinin evine güller gönderen Mustafa Kemal'le.

Bu kitap aynı zamanda ölünceye kadar sürmüş bir aşkın da hikayesi.
Atatürk öldükten sonra kasasından çıkan özel eşyalardan biri, içinde "1339 Gazi M.Kemal" yazılı bir nişan yüzüğüydü.Ölümünün ardından Latife Hanım'ın kasasından da tülbentbir kesede sakladığı nişan yüzüğü çıktı.İkisi de İsmet Paşa'nın Lozan'dan armağan olarak getirdiği yüzükleri ömürlerinin sonuna dek saklamışlardı.

Bu bilgiler ışığında ipek Çalışlar'a teşekkür etmemek mümkün değil.Bir döneme ışık tutması açısından çok önemli bir kitap diye düşünüyorum.
Bu kitapla Latife hanım'a olan hayranlığım birkat daha arttı...
Latife Hanım gerçeği bilinmeden Latife hanım'ı yargılamamalıyız.
İşte o yüzdendirki bu kitabı okumalıyız.
Sevgilerimle...
Şeker bayramı
Tüm blog arkadaşlarımın bayramlarını kutlarım.
Blogumu biraz ihmal ettim .Sebebi ise,boya badana işlerimin olmasıydı.

Cuma, Ekim 05, 2007

tanışma...

Epeydir yazıştığım ve telefonda sesini duyduğum Hülya beni arayarak gelmek istediğini söyleyince çok mutlu oldum.(hülya yılmaz...emeklilik hobileri)
Kendisini tanımaktan dolayı ve beni aramasından dolayı kendisine buradan teşekkür etmek istiyorum.Bir kahve içimi uğrayacağını söyleyen hülya'cığımla 3 saat kadar bir süre beraber olduk.Çok iyi anlaştık.Eminim kendiside aynı duygudadır.
Sevgili kızına patates kızartması yapması gerektiği için yanımdan ayrılmak zorunda kaldı.Keşke daha çok zamanımız olsaydı.Umarım bundan sonra olabilir.Hülyaya zamanını ayırıp bana yardımcı olduğu için çok teşekkür ederim.Hülyacığım incir reçelini çok methetti mutlaka deneyeceğim.Sizde deneyin lütfen.Sayfasına girerseniz reçeli çok basit bir tarifle anlatmış.Hülyacığım kızarsın diye fotoğrafını yayınlamadım ama ellerini yayınlıyorum.Çünki çok marifetliler..

Pazartesi, Eylül 24, 2007

Akdeniz yeşillikleri ile salata


Salatayı her zaman severek yerim.
Tüm yeşilliklerin içinde olduğu bir salata tabağına kim hayır diyebilirki?
Aysberg,taze nane,maydanoz,roka, kırmızı lahana,1 paket akdeniz yeşillikleri,taze soğan,semiz otu,1 adet dışı soyulmuş doğranmış ayaş domatesi(yerli domatestir mis gibi kokar)limon,tuz,
ayvalık zeytinyağı.
Hepsini yıkadım kevgirde bekletip suyunu iyice süzdüm.Gerektiği büyüklükte elle kopardım,kimi yeşillikleri bıcakla doğradım.1 adet havuç rendeledim.limonu sıktım içine tuz ve zeytinyağ koyup bir kasede çırptığım sosumu hazırladım.
Büyücek bir porselen kaseye yeşilliklerimi tanzim ettim.Üzerine yeşil zeytin ve cin biber turşusu yerleştirdim.Ayrıca 2 kaşık konserve mısır serptim.sosu üzerine gezdirdim.Afiyetle tüketilmeye hazır hale geldi.

Çarşamba, Eylül 19, 2007

Kandil simidi


Canımız tuzlu birşeyler yemek istediğinde, çayın yanında en güzel yenebilecek tuzlu kandil simididir diye düşünüyorum.
Kandil simidi yapımı çok kolay ve bereketli bir tuzlu çeşididir.
Fırından çıktıktan ve soğutulduktan sonra hava almayan bir kaba koyarsanız uzun müddet dayanır.Hava aldığı takdirde yumuşuyor.
Yapacak arkadaşlarıma afiyet olsun diyorum..

Malzemeler.
125 gr margarin
1 çay bardağı zeytinyağ
1 yemek kaşığı mahlep
1 yemek kaşığı şeker
1 çay kaşığı tuz
1 yemek kaşığı sirke
1 paket kabartma tozu
2 yemek kaşığı yoğurt
üzeri için susam
Alabildiği kadar un
1 yumurta
Yapılışı;
Tüm malzemeler karıştırılır,Un elenir.
Unu azar azar malzemelere ekliyoruz.Ele yapışmayan bir hamur elde ettiğimiz an un eklemeyi bırakıyoruz.
Hamuru dinlenmeye bırakıyoruz.10 dk.dinlense yeterli.
Sonra istediğimiz büyüklükte parçalar koparıp halkalar yapıyoruz.
Yumurtanın akına bulayıp susama buluyoruz ve fırın tepsisine aralıklı olarak diziyoruz.Üzerleri pembeleşince fırından alıp soğutuyoruz.Tepsiden çıkarıp afiyetle yiyoruz..Sıcak iken fırın tepsisinden çıkarttığımız an kırılıyorlar.

Çarşamba, Eylül 05, 2007

Taze fasulyeli barbunya.(Zeytinyağlı)
Muhteşem uyum..
Bir bodrum yemeği ...

Bodrumdaydım malum.Otaraflara gidilirde bodruma uğranmazmı.Uğramasam olmaz.
Türkbükünde, torbada,turğutreiste,gündoğanda gezmesem yalıkavakta kavak köfte yemesem olmaz.
Olmazda olmaz.
Gündoğan'da kaldım ablamın o şirin güzel evinde.
Tepeden seyrettim denizi.
Doyulmaz manzara eşliğinde girdim denize.
Malum tatilde yemek işi zor.
Sürekli dışarda yeniyor.
Sebebi evde geçirilen zaman az.Yemek yapmaya durum müsait değil.
Keyif yapmak dahabi kaçamak tarafı işin.
Mutfağa kimsecikler girmek istemiyor.
Mutfağa giren de bu sıcaklarda girdiğine bin pişman.
Malum hepiniz yaşamışsınızdır benim yaşadıklarımı.
O gün evde temizlik günü.Kadın gelecek.
Hakibe ismi.
Çok taktir ettiğim bir gündoğan kadını o.
Kocasının işi iyi.Ama o evlerde temizlik yapıyor.Her gittiğimde onunla konuşurum.Bakış açısını merak ederim.
Okuyamamış.O yüzden hayata kızğın falan değil.Aksine kendini kendi kafasını çalıştırarak geliştiriyor.
Temizlik işini yapıyor ama gideceği evleri kişileri kendi seçiyor.Seçici,bu çok hoş.
Gittiği evlerdeki hoş,kültürlü insanların yaptıklarını benimseyip uyğuluyor.
Mesela, evinin dekorunu yeni gözlemlediği şekliyle yerleştiriyor.
Kendisine verilenleri eşyaları çok güzel değerlendiriyor.Aldığı paralarla kendine araba almış.Temizliğe arabasına binip gidiyor.
Bu benim çok hoşuma gitti.
Kendini her sene yenilemiş buluyorum.Ama bunu hınçla hırsla yapmıyor.
Değişmesi gelişmesi gerektiğini özümsemiş bir kadın hakibe...
Ben bu zeytinyağlıyı ondan öğrendim.Zeytinyağlı yemeğe bayılırım.Sıcak falan dinlemem.
Hemen yaptım.
Zeytinyağlı taze fasulye- taze barbunya....Yarım kilo taze fasulye.

Yarım kilo taze barbunya.Ayıklanıp temizledim.Yıkadım.Tencereye Yeterince zeytinyağ koydum.2 baş soğanı çinttim.
soğanları biraz pişirdim.İçine 1 kaşık salça koydum.Salçayla kavrulmaya devam etti.(Salça koymadan sadece bolş domates koyarakta lezzetli oluyor.) 3 adet kabuğunu soyduğum domatesi küp küp doğradım.Fasulyeyi, barbunyayı koydum.Biraz kavurdum.Sıcak suyu göz kararı ,ilave ettim.(Zeytinyağlı sebze yemeklerine çok az su koyarım.su iyice çeker.Böyle kendi suyuyla pişen zeytinyağlılar çok lezzetli olur.)
Suyunu çekti, tuzunu ve toz şekerini kattım.İyice pişen yemeğin altını kapattım.
Soğudu.Zeytinyağlılar bekleyince daha güzel oluyor.
Harika olmuştu.Birde böyle deneyin.Eminim beğeneceksiniz.

Pazartesi, Eylül 03, 2007

Uzaklara uçmak.
 

Gezdim.
Gördüm.
Döndüm.
Bir kuş misaliyim şimdi.
Yuvamdayım.
Posted by Picasa

Cuma, Ağustos 03, 2007

Poğaça...





Akşamın saat 10'u
Bahçede oturmuş serin serin çay içiyoruz.
Kağıt oynuyoruz.O sırada yeni evlenen komşum elinde bir tabakla gelip poğaça ve kek yaptığını söylüyor.Nasıl olmuş bir tadına bakın diyerek tabağı bırakıyor.
Biraz yayıldı diyor.O an nefis kokusuna ve neşe'nin ısrarına dayanamayıp ısırıyorum.Hakikaten tadı güzel.
Güzel gelin çok mutlu oluyor.Benden aldığı olumlu notla gülümsüyor.
Hemen tabağını boşaltıp ikea'dan aldığım kurabiyelerle dolduruyorum.
Bizde hemen gelen birtabak dolusu poğaçaya yöneliyoruz.Afiyetle midemize indiriyoruz.
Akşamın o vaktinde bu nasıl hazmedecek diye düşünmeden!!!
Fakat olanlar bu kadarla kalmıyor.Eşim bana yükleniyor.
Sende ne güzel poğaçalar yapardın.Evliliğimizin ilk yıllarında.Artık göremiyoruz diyor.
Çok içerliyorum.Sanki yapmıyormuşum.
Ah şu erkekler ah.Nede çabuk unutuluyor.
Sen demiyormuydun hamur işi yemeyelim diye diyorum .
Sonra bende kalkıp o hızla mutfağa yöneliyorum.Tarif falan karıştıracak zamanın yok.
Aklımda kalan ölçülerimle yaptığım tarifimi uyguluyorum.Un miktarını eve göre ayarlıyorum o yüzden biraz hamur cıvık oluyor.biraz yayıldı.Ama olsun tadı harika.

Gece yapılan poğaça tarifi şöyle...
4 bardak un (Ben 3,5 kullandım.)
1 adet ülker toz maya paketi.
1 su bardağı ılık süt
1 su bardağı ılık su.
1 çay kaşığı toz şeker
1 tatlı kaşığı tuz.
2 kepçe zeytinyağ.
içi için:
300 gr. Beyaz peynir.
1/2 demet maydonoz.
1 yumurta sarısı üzerine.(zeytinyağı ile homojenize edilmiş)
beyazı iç hamuruna konur.

Unun içine tuz,şeker,maya koyup eliyoruz.İçine su,süt ve yağı döküp hamuru yoğuruyoruz.Kulak memesi kıvamında olmalı(Benimki daha cıvık oldu)
Tepsiyi yağlayıp elimizle şekil verdiğimiz(elimizde açtığımız) hamurun içine peynir maydonoz karışımından bir kaşık koyup kapatıyor ve elde yuvarlıyoruz.
Aralıklarla tepsiye diziyoruz.tepside mayalandırıyoruz.
Benim çok acelem olduğu için tepsiyi fırına koyup ısıyı iyice düşürdüm ve fırında mayalanmasını sağladım.Kısa zamanda harika kabardılar.
200 dereceye fırın ısısını getirdim ve poğaçaların üzerine 1 adet yumurta sarısını fırça ile sürdüm.40 dakikada piştiler.Yumuşacık ve kabaran harika bir hamur.Tavsiye ederim.
2 tepsi poğaçam oldu .Bir tepsisini yuvarlak , diğerini de pide şeklinde yaptım.
Tabi hiç dururmuyum o hızla fırından çıkartılıp sıcak sıcak servis tabağına alındılar.
Eşimin yüzü aydınlandı.Hemen yemeğe koyuldu.Tadı enfes dedi.Çok mutluydu çok.
Hanımı gecenin o vaktinde onu kırmamıştı.Hem eski günlerdeki gibi çevik ve maharetliydi.Onun bir istediğini iki etmemişti..


Bu poğaçaları tatilde birdaha denedim.
Aynı ölçülerde.
Harika oldu.
Tadına bakan arkadaşlarım hazır poğaça zannettiler.
O nedenle resimlerini yayınlamak istedim.
Mutlaka yapmanızı öneririm.
Tadı harıka,görüntüsünden belli değilmi...
puf puf kabaran poğaçalarım oldu.
İkinci kez yaptığım bu poğaça tarifini artık hep deneyeceğim.
Hamuru ele yapışmayan kıvamda olmalı.Çok cıvık olmamalı.(ele yapışan hamura biraz un elerseniz ölçü tutuyor.)
istanbul gezisi..
6 günlük kısa bir tur...

İkea köfte ve çok methedilen reçeli..


börekçide durduk. çok lezzetli börekleri vardı.Çay yanında çokta iyi gitti..



kahvaltı yaptığımız göl kenarındaki tesisten görüntü..


bahçeden manzaralar...









Güzelim ortaköy...