HOŞGELDİNİZ






Pazartesi, Ocak 05, 2009


Sevgili arkadaşlarım ziyaretleriniz için teşekkürler.
Annem rahatsız.15 gün oldu.
Bende yanında refakatçı olarak kalıyorum.
Bu sene yeni yıla bu şekilde üzgün girdim.
Umarım herşey iyi gider.
hepinizin yeni yılını kutlar ,
Mutlu Sağlıklı bir yıldilerim.

Çarşamba, Aralık 17, 2008

Merhabalar ...
Arkadaşlarım uzun bir süredir burada yoktum.Sizleri tabiki çok özledim.
Dünya telaşına kapıldım desem))
Hepinizin sayfalarına girip uzun uzun bakmak, okumak istiyorum.
Bu arada sayfamda yayınlamak için çektiğim fotoğraflarıma cep telefonumdan ulaşamıyorum.Silinmiş görünüyor.Çok üzgünüm.
Halbuki güzel şeyler çekmiştim.
Hepinizi çok ama çok özlemişim..sevgiler

Perşembe, Ekim 23, 2008

Arkadaşlık ödülü...
Sevgili arkadaşım Zerrin(zerrin pastaevi)beni bu ödüle layik görmüş..
Kendisine bu düşüncesinden ötürü çok teşekkür ederim.Çok mutlu oldum..
Bende bu ödülü beni tanıyan bloguma gelen tüm arkadaşlarıma veriyorum.
Hepinize sevgilerimi gönderiyorum..

Çarşamba, Ekim 22, 2008

işte geldim..Çok sevgili arkadaşlarım beni merak ettiğinizi biliyorum.
Sebeblerim vardı.Birtürlü yazamadım.İyiyim.
Hepinize kucak dolusu sevgiler..

Cuma, Eylül 05, 2008

ev tarhanası...

Annemden öğrendim artık kendim yapıyorum.
sizlerle paylaşacağım..
Tarhanayı tamamen kendi ölçülerimde yaptım.
Önce kırmızı biberleri haslayıp kabuğunu soydum.Aynı suya domatesleri atıp , çıkardın kabuklarını soydum.Biberleri ve domatesleri rondodan geçirdim.Unun içine bu malzemeyi koydum ayrıca yarım paket yaş mayamı tuzumu ekledim.Yoğurdumuda içine ilave edip yogurdum.Derin bir kaba koyup üzerini örttüm ve mayalandırdım.Gidip gelip yoğurdum.Sert bir hamur elde edeceksiniz bu önemli.4-5 gün beklettim . çok beklerse tarhana ekşi olur.Az beklerse tadı yerinde oluyor.Yogurma işlemi sırasında içine acı biberde koyabilirsiniz.Sonra çarşafın üzerine kopararak yaydım.Alt üst ederek her iki yüzünü kuruyyum.Fazla kurutmayın ufalaması zor oluyor.Ben ufalama işlemini rondadan çekerek yaptım.Çok pratik oldu.Sonra serip kuruttum.Bez torbaya koydum. Yerine kaldırdım.Benim tarhanam çok basit.İnanıyorumki sizde kolayca yapabilirsiniz.Gözümüzde büyütecek bir şey değilmiş yapımı.

Perşembe, Eylül 04, 2008

Sobe...
Sevgili arkadaşım zerrin(Zerrin pasta evi) beni sobelemiş.
Şimdi katılmamak olmaz.Teşekkürler zerrinciğim.Elimden geldiğince cevap yazayım.
-Blog yazmaya ilk ne zaman başladın.?
2007 martıydı sanırım.İnt'te dolaşırken blog la karşılaştım.Araştırmaya başlarken portakal ağacını gördüm hoşuma gitti.Oradan yorumlara geçtim.Baktımki birçok arkadaşın blogu var.Çok şaşırdım.İncelemem sürdü.Diğer bloklara ulaştım.Önce yemek ve pasta tariflerini dosyama aldım.Sonra blog nasıl oluşuyor diye düşündüm Bir kaç gün içinde blogcuyu açtım.Baktım bloğspot var hemen ona geçtim.Yazılara başladım.Resim olayını beceremem diye düşünürken resim yerleştirmeyi intten ögrendim.Bununla ilgili bir proğram indirdim hala onu kullanıyorum.Fotoğraf makinam yok ama olsun cepten çekip bloga yerleştiriyorum.Zaman zaman bu konu ile ilgili olumsunluklar alıyorum.Zamanı gelince sanırım oda olacak.Fotoğrafın sanat açısından bloga katkıları çok fazla bunun kavramış durumdayım.

-Blog yazısı konularının belli bir çizgide olmasına özen gösteriyormusun?
Evet.

-Blog yazmayı ne kadar sürdüreceksin.?
Çok uzun soluklu olmasını diliyor ve istiyorum.

-Blog yazman senin için eğlenceli bir uğraşken, şimdi zorun bir hal almaya başladımı?
Hala eğlenceli buluyorum ama zaman zaman yazmadığım günler sıkıntı veriyor..

-Blog yazmak için gün içinde bazı şeylerden feragat ediyormusun.
Hayır.

Bende Sevgili arkadaşlarımdan birini sobeleyeyim.
Herkesi sobelemek olmaz.
Sevda mavisi.
Betül.
Işılca tatlar.
Sobelendiniz...

Pazartesi, Temmuz 21, 2008

Çıplak börek...

Şu yaz gününde giyinmek zor geliyor.Sıkı daracık kıyafetler bana zul geliyor.Tiril tiril,İncecik kumaştan yapılmış elbiseler tam bana göre.Basmayı oldum olası çok severek giyerim .Belkide çocukluğumun o sümerbank basmalarından olsa gerek ev elbisesi dendimi mutlak aklıma çocukluğumun çiçekli şirinmi şirin sümer basmaları gelir.Ne şirin basmalar alırdı annem.Birde yanında BURDA dergisiyle.Patron çıkartır, hemencecik o gün dikerdim.Sevinçle, öğünerek giyer aymanın karşısına geçer şirinlikler yapardım.Ortaokul-lise yıllarımdı bu söylediklerimi yaptığım zamanlar.Annemin ayaklı zenit marka makinasında dikilirdi herşey.Sonra evlenince eşim dikişi sevdiğimi bildiğinden bana singer marka elektrikli bir makina aldı.Hiç randıman alamadım.Dikiştende beni soğuttu.
Şimdi diksem diyorum.Makinanın tamiri var...Uzun iş..
Hem ucuzluk zamanı .Dikmek için sabır gerek..
Kumaşlar ise el yakıyor..
Bakın ne çok bahanem var . Dikmemek için.
Eşim böyle diyor.Ben değil..
Bir börek beni nerelere götürdü.
Nenem böyle derdi bu böreğe.ÇIPLAK.Bu böreği yapmak annemin fikriydi.Anılarda gezinirken anneciğimin aklına geldi.Bende ona sürpriz yapıverdim.
Çıplak oluşunun sebebi yufkasız oluşu.Elbisesi yok üzerinde.NÜ haliyle geldi önünüze.
3 papatesi rendeledim.İçine yarım demek yeşil soğan,1 demet maydanos. birkaç adet köy biberi,Kırmızı pul biber,karabiber,tuz ve zeytinyağ gezdirip karıştırdım.Fırın tepsisine boşalttım.Börek gibi pişti.Aman ne lezzet.Zaten patatesli çeşnileri çok severim.Hafif ve lezzetli bir yaz böreği.Yapın lütfen ben bu böreğin kabaklısınıda yapıyorum.O da harika olur..Benim için bir yaz klasiği çıplak börek..

Perşembe, Temmuz 17, 2008

Meze.

Şimdi yaz, meze bol.Kavun-karpuz-beyaz peynir üçlüsü bir meze için yeterli.Bense bunlarla yetinmeyip sarımsaklı birşeylerde hazırlamak istedim.Hepimizin severek ve basit bulduğu bir tarif .Bizim evde mezenin dışında bile et yemeklerinin yanında severek tüketilir.
Kışın bolca tükettiğimiz ıspanak pazarda taze taze bana bakıyorlardı. Kıramazdım onları. Bir demet aldım. Evde biraz da havucum vardı. Yıkandılar. Ayıklandılar.Ispanağı küçük bir soğanla zeytinyağında kavurdum. Soğuttum .Sarımsaklı torba yoğurdunu içine katıp karıştırdım. Servis tabağına aldım.
Diğer taraftan havucu soyup rendeledim. Az zeytinyağında soğanla hafif döndürdüm.Soğuyunca içine sarımsaklı torba yoğurdunu koydum.İsterseniz havucu rendeledikten sonra kavurmadan yoğurtla karıştırıp servis yapabilirsiniz.Ben dahada lezzetlendirmek için soğan koydum.O vakitte biraz kavurmak gerek.
İkisi de az olduğu için aynı servis tabağında sunulmalıydılar.Ayrıca da görüntü hoş olmalıydı.turuncu-yeşil uyumu muhteşem oldu.
Karışmamaları içinse araya kesilmiş ince uzun bir salatalığı yerlertirdim.
Çok şık durdu.

Pazartesi, Temmuz 14, 2008

Pamuk kek..Eşim istedi..hiç suçum yok...
Klasik kek tarifim benim bu.Yanlız su bardağı biraz farklı o yüzden ölçüyü size vermek istiyorum.Kek yapmam konusunda tek suçlu olan eşim, benim karşı olmama rağmen benzin aldığı yerden getirdiği su bardaklarını bu kekte ölçü olarak kullandım.
Eşim kek isteyince restorant bardağı tabir ettiğim su bardağım bulaşık makinasındaydı.Aklıma eşimin benzinlikten getirdiği benimde kullanma konusunda direndiğim bardaklar aklıma geldi.Sakladığım yerden çıkartıp yıkandılar ve ölçü için hazır oldular.
4 su bardağı un.
4 yumurta.
2 paket vanilya
1 paket kabartma tozu.
1 limonun suyu
1 bardak zeytinyağ.
1,5 bardak süt.
2 su bardağı toz şeker.
bir çimdik tuz.ve bir kaşık ılık su.
ve mehtap marka kek kalıbı(Dilimli şekilli olan)
Bildiğimiz kek yapım şekli...
Unlular bir kapta, sıvılar bir kapta mikser ile karıştırılır.Birbirlerine katılır.Pürüz kalmayıncaya dek mikser ile karıştırılır. Kek kalıbı yağlanır hamur kalıba dökülür ve 175 derecede 45 dk. pişirilir.
İnanın pamuk gibi yumuşacık.lezzetlimi lezzetli bir kek oluyor.İsterseniz içine kuruüzüm koyabilirsiniz çok yakışır.
Ben hiç kek tarifi aramıyorum son zamanlarda..Ölçüm bu.Çokta başarılı oldum kendimce.
Evcek çok severek tüketiyoruz. Özellikle kek sevmeyen eşim bile bitince arar oldu..
Misafirlerimde yumuşacık pamuk gibi oluşunu ve tadını çok seviyorlar...

Çarşamba, Temmuz 09, 2008

Zeytinyağlı- limonlu kek..

Şu yaz günü kek yapılırmı demeyin sakın.Yaz da olsa insanın canı çayın yanında birşeyler yemek istiyor.Oğlum mersinden gelirken bir torba limonla geldi.Bir başka güzel, bir başka koku sanki.Kesince misler gibi kokuyor.Sanki evde limon ağacı var.Mutfak, buzdolabının içi hatta odalara kadar yayılan kokusu hepimizi mest etti.Oğlum işte anne organik limon bu dedi..
Bende kek yapmaya karar verdim.İyikide yapmışım nefis kokusu keke öyle bir sindiki anlatamam yedikçe yiyesimiz geldi ve hemencecik tüketildi..Ayrıca zeytinyağ keke nefis bir tat veriyor.İkisinin birleşimi lezzeti dahada arttırdı.
Malzemeler:
3 yumurta,
1,5 bardak şeker.
1 su bardağı süt.
3,5 su bardağı elenmiş un.
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
Bir çimdik tuz.
1 yemek kaşığı su.
1/2 su bardağı zeytinyağ
2 adet limonun suyu ve rendesi.

Unlu malzemeleri ayrı bir yerde karıştırıyoruz.
Yumurtayı ve şekeri kerema haline getirip sırasıyla diger malzemeleri ekleyip unlu malzemeyi katıyoruz.Mikser ile karıştırıp pürüzsüz hale getirince yaglanmış kalıba döküp önceden ısıtılmış fırında 175 derecede 45 dakika pişiriyoruz.Kapağını hiç açmıyoruz.İçinin pişip pişmediğini anlamak için ben bıçak batırıp çıkarıyorum.Bıçakta hamur kalmaz ise o kek pişmiş sayılır.Fırından alıp ıslak bez üzerine tepsiyi oturtuyoruz.5-10 dk. beklesin sonra ızgara üzerine çıkarttığımız keki soğumaya bırakıyoruz.

Pazartesi, Temmuz 07, 2008

Şekerpare..
Cumartesi - pazar bahçede kayısı hasadı vardı.Bu sene kayısı yılı galiba.Ağaç meyveden kırılıyor.Dallar yere eğilmiş vaziyette.Kendi ektiğimiz bir ağaç kayısı ağacı, diğer ektiğimiz meyve ağaçları gibi.Meyvesini dalından toplarken incitmedim hiç kendisini.Dalların arasındaki bal rengi görüntüsü insanı mest ediyor.Güneşi tutmuş gibi, ona ulaşmış gibi oluyor insan.Büyütüp gözünün içine bakarak suladığımız içinmidir nedir kayısıyı yerken gurur duyduk evcek.Hemencecik kompostosu yapıldı pilavın yanında.Annem reçelini yaptı acele.Akşamın ilerleyen saatinde buzdolabından çıkartılıp soğuk soğuk yenildiler.Komşulara dağıtıldılar gururla.Çok lezzetli olduğunu söylemeleri ise ayrı bir keyif yarattı eşimde.Malatya kayısısı bunlar dedi durdu.Kendi memleketinin kayısısını çok anlatır durur yıllardır.Haklı da.

Perşembe, Temmuz 03, 2008

Gül Reçeli..<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhexZll96MSXspoNo-veSVF9lRw-FbToLHEOAJkDihe2NAOlPMhaICDZlq7OrZxoicO9T9Wyu7pqLWwdNzFhU3Wx8Nl2kq4wzfUq7r5vic0bHTaoDnM8D7QKhvJO83inVZgTzbg3GeINO0/s1600-h/Resim0238.jpg">

Reçellik güller mayıs ayında çıkar.Bu pembe reçellik güller Bahçemin ön kısmında açtıkça açıyorlar.Her sene beni reçel yapmaya iten şey kokularıdır.Mis gibi koku bırakırlar, sabah sabah kahvaltı sofrasında aklımızı başımızdan alırlar.Her sabah gün ağarınca bahçeden toplarım toplarken dikkat edilecek husus gülün tüm yapraklarını parmaklarınızın arasına alıp kök kısmındaki beyaz kısmı kesip atmaktır.Bu işin püf noktası.Zira beyaz kısımlarla kaynatırsanız reçel acı olur.Toplanan güller bir kavanozda biriktirilir.(Bu biriktirme işi 3-5 gün sürer.)Güller yıkanır ve süzülür sakın süzme suyunu atmayın reçel yaparken bunu kullanıyoruz.Süzülen güllerin üzerine 1 çay bardağı kadar toz şeker döküp ovuyoruz.Bunun sebebi gül yapraklarını yumuşatmak.
Sonra dinlendirmeye alıyoruz.Gül yapraklarının ne kadar olduğuna gelince tahminen 200 diyebilirim. Varsın gülünüz çok olsun. Reçelde bol yaprak hoş oluyor.
Tencereye 1 bardak su koyup güllerimizi içine atıp haşlıyoruz.
Ayrı bir tencerede de 1 kilo şeker ve 1 su bardağı suyu kaynatıyoruz biraz fazla kaynasın hafif koyulaşsın.Sonra haşlanan gülleri de katıp ağır ateşte kaynatıyoruz.(Şunu söylemek isterim : Kaynatma esnasında gülün rengi yeşildir. Ne zamanki içine limon suyu ilave edilir işte o an rengi inanılmaz bir biçimde aniden pembeye döner. Beni mest eden işte bu işlemi seyretmek.)reçelimi İndirmeden önce 1 limonun suyunu ilave ediyoruz.
İşin çok önemli bir kısmıda reçeli fazla kaynatmamak.Kaynatırsak gül yapraklarının rengi kararıyor.Ayrıca çok fazla ağdalı oluyorki bu da reçelin ağdalaşmasına kaşıkla alımının zorlaşmasına sebeb oluyor.Kokusu da bozuluyor.
Artık bu güzel gülün mevsimi bitti.Ne yazıkki..

Bu hoş kokulu gülden şurupta yapıyorum.O da harika bir içecek oluyor.Mis gibi kokuyor.
Aynı işlemi tekrar ediyoruz.Gülleri topluyor altlarını makasla kesip beyazlarını atıyoruz .Yaprakları biriktiriyoruz.Cam şişede ve buzdolabında tutuyoruz.
Sonra Gülleri ovuyoruz şekerle,ve limon tuzuyla.
Suyu kaynatıp ılıtıyoruz.Pet şişeye güllerimizi koyup üzerine ılık suyu döküyoruz.Buzdolabına koyuyoruz bir kaç güz beklesin alıp süzelim.Tekrar cam kavanoza koyup dolaba kaldıralım.İçmek istediğimizde içine şakar katıp arzuya göre tatlandıralım.
Bu durum isteğe bağlı.İsterseniz şeker ve suyu tencereye koyup aynı anda kaynatıp ılıtıp güllerle beraber kavanoza konulabilir.

Pazartesi, Haziran 30, 2008

Pazar sabahlarımın ballı gözlemesi...
Bu nefis gözlemeyi yıllar önce şükran adlı bir komşumdan öğrenmiştim.Kulakları çınlasın.
O zamandan bu yana yaptığım hatta pazar sabahlarının vazgeçilmezi olan bu kolay gözlemeyi burada yayınlamayı hiç düşünmemiştim.mail gurubu arkadaşlarımdan aldığım maille yayınlamaya karar verdim.Çoğu arkadaşımın bildiği yaptığı bu kolay basit ama oldukça lezzetli olan gözleme tarifini bende vermek istiyorum.Bu pazar sabahı da yaptım sebebi ise siirtten gelen o muhteşem balın şerefine..
Balla yenildiği gibi, arasına beyaz peynir maydanoz veya dereotu ile de harika oluyor.
Bir adet yufkayı açıyorsunuz.(ben hazır kullandığım gibi elde açma yufkadanda yapıyorum) bir adet yumurtayı kasede çırpıyor içine biraz süt koyuyorsunuz.Bir fırça yardımıyla yufkanın her tarafına sürüyorsunuz.Gözleme şeklinde katlıyor ve her katlayışta üzerine karışımı sürüyorsunuz.Yağsız tavada pişiriyor ve üzerine fırça ile tereyağ sürüp her iki yüzünü biraz daha ateşte tutup tavadan alıyorsunuz.İstediğiniz malzemeyi koyarak misler gibi tüketiyorsunuz..Ben bal koydum.Bal sıcak gözlemenin üzerinde ısındı harika bir lezzet oldu.

Perşembe, Haziran 12, 2008

44.Tekirdağ kiraz festivali başladı..

Memleketimin kirazı görücüye çıktı.
13-19 Haziran tarihleri arasında 1 hafta boyunca kutlanacak.Özelliklede şarköyde.
1961'de başlayan 1963'te 4 gün süre ile kutlanan festival, kiraz festivaline dönüştü.
1963 ten sonrada sürekli kutlanır hale geldi.Lise yıllarımda şarköyde festivale katılır bol bol kiraz yerdik.Festivale katılmanızı bolca da bu meyveyi yemenizi, festivale renk katmanızı dilerim..
Sofradaki anadolu..

Türkiye'deki ilk yemek şenliği İstanbul'da buğün başladı arkadaşlar.Şenliğin ismi SOFRADAKİ ANADOLU. Caddebostandaki çadırda bu nefis yemekler tanıtılıyor.
Şenlikte 10 bini aşkın yöresel yemek tanıtılacak.
Örneğin;
-Kiraz yaprağı sarması,

-Hardaliye (kırklareli yöresinden içecektir.)Üzüm,vişne yaprağı,şıra ve hardal tozu ile yapılan bir içecektir.1 kat üzüm ezmesi bir katda diğer karışım üst üste döşenir.alta sızan su tekrar üstten dökülerek işlem tekrarlanıyor.Havalandırarak suyun süzülmesi sağlanıyor.Şişelere dolduruluyor.işin sırrı havalandırmasında yatıyor.

-Enginar dolası (erik ve kaburga ile pişiriliyor)..vb..

Bu şenliği düzenleyenlerin başında dernek başkanı sayın Adnan Şahin bulunuyor.
İstanbul'da bulunan dostlara duyurmak istedim.
Gitmeyi, orada bulunmayı çok ama çok isterdim.
Umarım gider ve bu nefis şenliğe katılırsınız..
Sevgili tijen umarım haberin olur.Bizide bilğilendirirsin..

Salı, Haziran 10, 2008

Bir yılı daha geride bıraktım...
Biraz hüzün, biraz mutluluk..
o benim işte ..





Bu güzellikleri görerek,yaşamın kıymetini bilerek yaşamak isterim.
Her günün ışığı, pırıltısı içinizden, içimizden eksik olmasın...

Salı, Nisan 22, 2008

ZEYTİNYAĞLI NANELİ KURUFASULYE..

Bilmem yaparmısınız?
Ben çok severim.Eşimede sevdirdim.O asla etsiz kurufasulye yemezdi.Şimdi bu haline bayılıyor.İnanın bu hali etliyi asla aratmıyor.Hatta dahada lezzetli benim için.Bildiğiniz gibi,kurufasulyeyi akşamdan ıslıyoruz.Suyunu süzüp tekrar su koyarak haşlıyoruz.Ben kuru fasulyenin miktarını ve iç malzemesini tahmini yani göz kararı koyuyorum.
Ayrı bir kapta içini hazırlıyoruz.2-3 adet soğanı çintiyorum içine zeytinyağ koyup ateşte kavuruyorum. Bu arada içine kırmızı biber ve yeşil biber doğruyorum.Tukaşın biber sosundan 2-3 kaşık ilave ediyorum ayrıca 2 kaşık domates salçası koyuyorum.Hepsini iyice pişirdikten sonra ayrı bir yerde 2 kaşık unu sulandırıp sosa ilave ediyorum. Yeterince bu şekilde pişirip bolca nane ilave diyorum.Pişirdiğim fasulye tenceresine içi ilave ederek pişirmeye devam ediyorum.Tabi tuzuda ilave etmeyi unutmuyoruz.Nane den hoşlanmayanlar koymayabilirler.O şekliyle bile nefis oluyor.Tavsiye ederim.Yapacak olanlar çok sevecekler eminim.Şimdiden afiyet şeker olsun..

Cuma, Nisan 11, 2008

YAZ TURŞUSU..


Trakyada çok yapılan bir turşudur.Canınız turşumu çekti acele yapıp bir gün sonra yediğinizde daha bir lezzetlenir.Yap-ye bu kadar basit ve zahmetsizdir.
1 kilo çarliston biberi yıkayıp 4 veya 5 parçaya bölebilirsiniz.Derin bir tencereye biberleri koyup üzerine 2 veya 2,5 su bardağı sıcak su döküp ateşi yakın.Kaynamaya başlayınca tencerenin kapağını kapatıp biberlerin sararmasını bekleyin.Bu 10 veya 15 dakikanızı alan bir süredir.Bu arada içine birkaç dal kerevizi çinterek katın ki kereviz nefis bir koku veriyor.Ateşi kapatın tencerenin kapağını üzerinden alıp biberleri soğutun.
Ayrı bir yerde 1 baş taze sarımsağı ayıklayıp havanda tuz ile dövün bir bardak elma sirkesine (Üzüm sirkeside olur)sarımsağı karıştırın . Soğuyan biberlerin üzerine döküp karıştırın.Turşumuz oldu.Dolapta 1 gün bekleyen turşu nefis oluyor.
Yaptığım yemeklerin fotoğraflarını çekmeyi unutuyorum,ama hafta sonu çekip yayınlayacağım..

Çarşamba, Mart 26, 2008

1.Ankara buluşması...


Ankaralı blogsever arkadaşlar dafnede geçen pazar buluştuk.Buluşmamızı sağlayan sevgili sevdaya teşekkürlerimi buradan bir kere daha ifade etmek isterim.Heyecan içinde gittiğim. Sevda güler yüzü ile karşıladı.Çok iyi bir ev sahibesiydi.Masadaki arkadaşları tek tek tanımaya çalıştım. O an çoğunun bloguna bile giremediğimi fark ettim.Önce isimler uçtu gitti.Zamanla tatlı bir muhabbet başladı , bende de isimler yerleşti.Hepsi çok tatlı çok içten samimi dost arkadaşlar.İyiki tanıştık,ne güzel bir gündü.Hepiniz şu an tek tek gözümün önündesiniz.O tatlı gülüşlerinizle, tatlı sohbetlerinizle...
Begüm,hülya, sevda, hülya, yeşim,Betül,Pınar,Elif,Mine,Aysel,Sibel,Eda
Hepinizi tanıdığım için mutluyum.
Fotoğraf makinamı getiremediğim için bloguma koyacak o günün anısına kare yok.
Ama olsun beynimde o güzel yüzlerinizle hatırlanıyorsunuz.
Hepinizi kucaklıyorum.Sımsıcak sevgilerimle..
Teşekkürler..

Çarşamba, Mart 19, 2008

Blog'umun doğum günü.

Bir yıl nasıl geçti hiç anlamadım.
Yazmaya daha dün başlamış gibi hissediyorum.
Zevkle yazdım hep. Yazamadığım günler aklım burada kaldı.
Blogları gezmeyi çok sevdim.Birçok arkadaşım oldu yüzlerini görmediğim.
Onlardan gelen yazıları okumak beni hep mutlu etti.
bloglarınıza gidipte sizlerin sessiz kaldığını gördüğümde içim burkuldu hep.
Çok şey öğrendim sizlerden.
Kısacası sevdim sizleri.Sevgilerimi gönderiyorum tüm dostlara..

Çarşamba, Mart 12, 2008

eskiden değil ama,
şimdi kokusuyla sevdiğim bir yemek..
kereviz.

Bahar geliyor ot yemeklerine başlarız artık.
Ben kerevizi çok seviyorum.Zeytinyağlısı da ,etlisi de çok güzel oluyor.
Kerevizleri ortadan 2 ye bölüyorum ortasını azıcık oyup haşlıyorum.Haslama suyuna biraz limon sıkıyorum kerevizler kararmasın diye.sonra tavaya biraz yağ koyup etin suyunu salıncaya kadar pişiriyorum.için 1 baş soğan çintip, kuşbaşı patates,havuç, bezelye, istenirse sarımsak konabilir.Bu karışımı pişiriyorum.Tencereye dizdiğim kerevizin ortalarına bu malzemeyi kaşıkla koyup üzerine de kerevizin yapraklarını doğruyorum.Biraz salca ile 1 bardak sıcak suyu karıştırıp tuz ekleyerek 1 kaşıkta zeytinyağ koyarak kerevizlerin üzerine gezdiriyorum.Pişmesini sağlıyorum.

Pazartesi, Şubat 25, 2008

Meyveli puding..


Çok hafif ve lezzetli bir tatlı
İstediğiniz pudinği hazırlayıp kaselere pay edin.
üzerine mevsim meyvesini dilimleyip koyun.Ben kivi, nar tanesi ve çilek koydum.
hazırladığınız çilekli jöleyi de kaselere paylaştırın,meyvelerin üzerine kaşıkla dökün.Dolaba kaldırın.

Çarşamba, Şubat 20, 2008

Küçük ekmekçikler.
Talaş böreğinin içi gibi bir iç hazırlıyoruz.Ekmeklerin içini çıkartıyoruz.Bu pişmiş içi ekmeklerin içine yerleştiriyoruz.Üzerine kaşar koyup fırınlıyoruz.
Hepsi bu . Çok nefis oluyor.Benim ekmekçiklerim kepekliydi.O yüzden esmer esmer bakıyorlar...
İstersek bunu kıyma ilede yapabiliriz o halide güzel oluyor.kıymaya soganda koyabilirsiniz.sevdiğiniz baharatlarıda ilave ederek kıymayı pişirip ekmeklerin içini dolduruyoruz.



Gelen yorumları okurken sevgili cafe gusto bu ayın etkinliğine katılmamı önermiş.Bende onu kırmayarak tarifimi verip etkinliğe katılacağım.
Etkinliğin adı "bayat ekmekler etkinliği" Ev sahibesi sevgili hale.soframız blogunun sahibi.
-yarım kilo kuşbaşı et.
-2-3 kaşık tereyağ.
ile kavrulur pişirilir içine konserve bezelye havuç ve patates garnitürü konup , tuz ilavesiyle pişirilir.1 kaşık biber sosu veya salça ilave edilir.ateşten alınıp karabiber serpilir.istenirse acı pul biberde konabilir.
-1 paket yuvarlak küçük ekmek
ekmeklerin üstü kesilip, içi oyulur.ekmegin dışı hafifçe yağlanır.
hazırlanan iç ekmeklere doldurulur.kare olarak kesilen kaşar peyniri ile üstü kapak gibi kapatılır.kırmızı biber serpilir.
Ekmekler fırın tepsisi yağlanarak tepsiye dizilir.fırınlanır.sıcak sıcak servis yapılır.Afiyet olsun..

Pazartesi, Şubat 04, 2008


Sıcacık bir tas çorbanın önemini insan hastalanınca anlıyor.Elinde bir tas çorba ile kapıya gelen, komşucuğum geçmiş olsun diyen komşular hep daim olsun.

Pazartesi, Ocak 21, 2008


Sevgili arkadaşlarım
epeydir sitemi güncelleyemedim, sizlerden uzak kaldım farkındayım.Beni merak eden arkadaşlarıma teşekkür ederim.Sağolsunlar.
İnanın keyfim yok.Birde grip olup epey yattım.Bu rahatsızlık beni epey yordu.Tabi eve gelince mikrop diğer aile fertlerinide ziyaret etti.Bizi epey uğraştırdı.Kendime yeni yeni geliyorum .Hepinizi çok özledim.Sevgilerimi gönderiyorum...

Pazartesi, Ocak 07, 2008


Cuma, Aralık 28, 2007

Yeni yıl dileğim...

Sevgili arkadaşlarım.Mutlu, huzurlu, sağlıklı bir 2008 yılı diliyorum hepinize.
Sevgilerimi gönderiyor ve hepinizi ayrı ayrı kucaklıyorum.
Mutlu yıllarrrrrrrrrr...

Salı, Aralık 25, 2007

karnabahar

Orta boy karnabaharı dal dal ayırdım.İyice yıkadım. Tencereye su koyup içine tuz attım.Karnabaharları ilave edip haşladım.Öte yandan yoğurt ve sarımsak ikilisini bir kapta karıştırdım.Süzülen karnabaharı servis tabağına alıp üzerine sarımsaklı yoğurdu döküp karıştırdım.Üzerine kırmızı köz biber turşusunu dilim dilim koydum.zeytin ilave ettim...sevgiler.

Salı, Aralık 18, 2007

Kabak tatlısı...
Kabak tatlısını eşim çok sever.Bayram için kabak tatlısı yapmayı düşündüm.Yanına başka tatlıda yaparım elbet.Bayramlarda daha çok baklava türü tatlılar yeniyor.Yazdığım gibi bu tatlı eşime yapıldı.


Genelde zor gibi görünen bu tatlı aslında en hafif ve en kolay tatlılardan biri benim için.Kabak tatlısı hep bana yılbaşı akşamlarını hatırlatır.Rahmetli kayınvalidem mutlaka o gece tatlı olarak kabak tatlısı yapardı.
Ben hep göz kararı yapıyorum bu tatlıyı ama mümkün olduğunca size ölçü vermeye çalışacağım.
1 kilo kabağın kabuklarını soyalım.Soyalım diyorum ama artık soyulup ayıklanmış olarak marketlerde ve hatta pazarda bile bulabilirsiniz.Enli enli kesiyoruz ve tencereye diziyoruz.üzwerine bolca toz şeker serpelim.1,5 kilo kadar.Akşamdan bu işlemi yaparsak kabak sabaha kadar sulanıyor.tencereyi ateşe oturtalım.Ağır ağır pişmeye bırakalım.yaklaşık 1 saat falan ateşte kalan kabaklar iyice suyunu çekiyor ve rengi koyulaşıp serbeti iyice emiyor.İsterseniz pişen kabağı borcam tepsisine alıp fırınlayabilirsinizde o zaman kabakların yüzü fırınlanıyor daha da lezzetleniyor.Soğuyan kabakları kapaklı servis kasesine alıp üzerine bolca ceviz serpiyoruz.Ceviz kabağın üzerine en yakışan yemiş..Afiyet olsun.
Sevgilerle arkadaşlarım. Hepinizin bayramını tüm içtenliğimle kutlarım...

Perşembe, Aralık 13, 2007

örgü hırka ve patik...





Evde olan yünlerimi nasıl değerlendirebilirim diye düşünürken ileride babaanne olacağım aklıma geldi.Elimde model yok.Ama dikiş bilince örğüde kolaylaşıyor benim için.Başladım örmeye, ortaya bu şirin hırka ve patikler çıktı.Özellikle hırka tamamen uydurma..tabiki örerken dikiş bilğisinin kullanılışı var.Bunları örerken oğlum çok kızdı.Ne anlamı var?ortada birşey yokken bu ne demek? seni anlamıyorum.Bırak anne ya şunu...falan filan..ama ben hiç aldırmadım ördüm ördüm..
Beni gören annemde bu hıza katıldı bir bebek hırkası ve bir patikte o ördü..oğlumun kızgınlığı ise bu ördüklerimizi bitirip ortadan kaldırdığımız an geçti..Sanırım unutturduk!!!..Annemle örgülerimizi örerken oğlumun laflarına güldük durduk.Çok keyifli zaman geçti..İnanın tam bir terapiydi..Yeniden örmeye başlamayı düşünüyorum.Bu sefer oğulcuğumu kızdırmayayım diyorum..

Salı, Aralık 11, 2007

Bademli pilav
Herkes pilav yapmasını bilir elbet.Ben genede tarifini vermeden geçemeyeceğim.
Blogcu olarak yemek bloguna epey geç katılmam nedeniyle birçok tarif çoktan yayınlanmış.Benim amacım ise bu değil.Kendi alanımda güncelliğide koruyarak birikimimi nacizane olarak günlüğümde anlatmak.İlerde yani ilerliyen yıllarda sayfalarımı tek tek çevirerek bu yaptığımdan mutluluk duymak.Blogda olmak sanki roman yazmak gibi bir duygu yaratıyor bende..Çok seviyorum burada yazmayı ve olmayı..
Şimdi geçelim tarifimize..
2 su bardağı baldo pirinç
3 su bardağı sıcak su
3-4 yemek kaşığı sıvı yağ veya 3 kaşık tereyağ
tuz
Önce pirinci ayıklayıp yıkıyoruz bir kaba koyup üzerini kedar sıcak su döküp 30 dakika bekletiyoruz.Sonra bir süzgece pirinçleri alıp musluk altında beyaz ununu akıtıyoruz yıkıyoruz.Ben genelde teflon tencere kullanıyorum bu tip tencerelerde pilav harika oluyor.tenceremize yağımızı koyup ateşi yakıyoruz.yağı eritip suyu süzülmüş pirinci koyarak biraz kavuruyoruz.3-4 dakika kadar.
sonra suyunu ilave edip tuzunu koyuyoruz.kapagını kapatıp kısık ateşte pişmesini sağlıyoruz.Pilav pişerken hiç karıştırılmaz.Yoksa lapa olur.Üzeri göz göz olunca pişmiş demektir.Ayrı bir yerde istediğiniz kadar bademi suya koyup kaynatıyoruz.Sudan çıkartıp sogutuyoruz ve kabuğunu soyuyoruz.az yagda kavuruyoruz.Bir tabaga bademleri diziyoruz.pilavı üzerine döküyoruz.Servis tabağını bademli pilavın üzerine koyup tabağı ters çeviriyoruz.Bademler üstte gelecek şekilde oluyor.İsterseniz pilavı servis tabağına alıp üzerine bademleri sıralayabilirsinizde ..Afiyet olsun..

Pazartesi, Aralık 10, 2007

Tasarım harikası inekler...
İstanbulda olupta herbiri tasarım harikası olan çeşit çeşit inekleri göreniniz varmı bilmiyorum.Heykeltraş olup bir inekte ben tasarlamak isterdim doğrusu.Hepsi birbirinden güzel ve alımlı.Şu anda hep birlikte sergileniyorlar.Açık arttırmada satışa sunulacaklar ve geliri sanırım bir vakfa gidecek.Tasarlayanlar arasında kimler yokki..Mesela sezen aksu var..Ünlü modacılar var..vs..
Bende gönlümden geçen yapamasamda hayalimdeki bu tatlı kırmızı ineği sayfama taşıdım..Bu bir kumbara.Çocukluğumdaki tasarruf alışkanlığı hatırlatıyor.Şimdiki çocuklara bunu aşılayamadık birtürlü.Ama bize tasarruf etmesini öğretmişlerdi.Hiç unutmam ilk kumbaram iş bankasının metal kutu gibi olan kumbarasıydı.Babam getirmişti.
-Paranı biriktir sonrada istediğini alırsın.Yetmezse eğer ben eklerim..
Ne güzel geliyor bu cümle bana.Hala o alışkanlıkla birşeyler biriktirmeye çalışıyorum.
Çalışıyorum diyorum çünki toplum müthiş şekilde tüketime alıştırılıyor.Hergün yeni açılan bir alışveriş merkezi var.Sanki oraya gitmek, gezmek, birşeyler almak zorundaymışız gibi..
Tasarruf eden toplumdan çıktık,Tüketim toplumu olduk.Gençlere kızamıyorum.Televizyon onları çok etkiliyor.Bizi bile etkiliyor öyle değilmi?Hay allah söz nerelere geldi dayandı.
Boşverelim simdilik tasarrufa falan.. Biz güzelim şekillerde tasarlanan inekleri göreceğiz değilmi ama?Gidip göreniniz olursa lütfen haberdar etsin.Fikirlerini paylaşmak isterim..

Perşembe, Aralık 06, 2007

Waffle...

Uzun zamandır waffle yapmak istiyordum.Oğlum iş gezisi için gittiği istanbul dönüşü bana waffle makinasını hediye olarak getirdi.Benim için çok hoş bir sürpriz oldu.Pazar sabahı kalkar kalkmaz waffle isterim diye tutturdu.İnternet araştırmalarım ve makinanın içindeki tariftende yararlanarak bir tarif çıktı ortaya.Waffle makınasındaki tarifte elma vardı.yapmak istediğim tarife elma da koymak istedim sanırım elma yüzünden waffelarım biraz yumuşak oldu.Ama elma lezzet verdi.Waffle'ı Reçel ve krem peynir sürerek kahvaltıda tükettik 14 adet falan çıktı . Ben bu kadar waffle'ı nasıl tüketeceğiz? diye düşünürken bir çırpıda bitti bile.Ev halkı daha çıtır bir tarifle ve dondurma ilede tüketmek istediklerini söylediler.O zaman içine koyduğum elmayı koymayıp, yaptığım waffleları fırın ızgarasında biraz pişirmeyi düşünüyorum. Umarım kornet tarzında bir waffle elde edebilirim.
Benim tarifim şöyle:
3 adet yumurtayı sarılarından ayırdım.
Sarılara 2 çorba kaşığı toz şeker kattarak çırptım.2 aida çay bardağı süt ekledim.3 çorba kaşığı zeytinyağ koydum devamlı blander ile çırptım.içine 1 elma rendeledim.Birazda limon kabuğu rendeledim.6 çorba kaşığı una kabartma tozu ilave etttim.1 paket vanilyayı kattım. Yumurtalara ekledim.Karıştırdım.Ayrı yerde az tuz ile yumurtanın beyazını çırptım.Bu karışımı unlu karışıma kattım.tahta kaşıkla karıştırdım.Bu karişim aynen kek kıvamında oluyor.Siz isterseniz hepsini kek tarifi gibi yapabilirsiniz.Ben birdahaki sefere bu kadar çok uğraşmayıp daha pratik bir yol izleyeceğim.Elde edilen kek hamurumuzu 1/2 kepçe alarak ısıttığımız yağladığımız waffle kalıbımızın tek gözüne döküyoruz.Diğer göz içinde 1/2 kepçe dökelim.Fazla dökersek taşıyor ve makinayı hamur batırıyor.Benden söylemesi.
Sevgilerimle...

Cuma, Kasım 23, 2007

Kaynana çatlatan tarifler.
Zeytinli-soğanlı ekmek..

Kayınvalidemi allah rahmet eylesin hep sevdim.Hep kızım dedi.Hiç gelinim lafını onun ağzında duymadım. sevgi ve saygı ile burada bu etkinlikle anmak isterim.
Eskiden ekmekler sade yapılırmış.Maya , un, su, tuz konulur. Hamur mayalanınca tepsiye konur el mayası alan hamur fırınlanır.Ben bu şekliylede çok severim ekmeği.
Ama bu etkinlik için bu tarifimi değiştirip çağa uydurdum.Farklılaştırdım.
Malzemeler:
4 bardak un,1 paket kuru maya, 1 paket hamur kabartma tozu, biraz tuz, biraz şeker,1 bardak ılık süt, 1/2 su bardağı ılık su,1/2 dere otu iyice kıyılmış,1 su bardağı çekirdeği çıkarılmış siyah zeytin, 1 yumarta, 3-4 adet yeşil sogan doğranmış,1 su bardağı sıvı yağ.

Unu eleyerek diğer malzemeleri karıştırdım.hamur 30 dakika üstü kapalı ılık bir yerde bekledi.Mayası gelince içine dere otu,zeytin,yumurta ve yeşil soğanı kattım tepsiye malzemeyi döktüm fırınladım.170 derecede 40 dk. yeterli..
Genelde tepsiye dökerek yaptığım bu tarifimi bu sefet muffin kek kağıtlarına kaşıkla koyarak fırınladım.(Bir not;Muffin kağıtlarını , muffin tefal kalıplarıma yerleştirmek istedim fakat kalıbımı yazlıkta unutmuşum.maalesef bu şekilde pişirmek zorunda kaldım.Biraz eğilip büküldüler ama tatları yerindeydi.)
Sevgili laleye etkinlik için teşekkürler ve başarılar dilerim. Kolay gelsin..
Sobelenmişim...


Sevgili tütü (etkialanı) beni sobelemiş.Çok sevdiğim blog arkadaşımın aklına gelmekten dolayı mutluluk duyarak katılmak istiyorum.
-Ben küçükken
İlk okul öğretmenimi çok sevmiştim.Hatta yaz tatili dönüşü okulun açılışında onu görünce koşarak yanına gitmeye kalmış, düşerek dizimi parçalamıştım.
Orta okul yıllarımda ise ingilizce öğretmenimin söylediklerini hayat boyu kulağıma küpe yaptım.Tanrı aşkı, insan sevgisi üzerine konuşurdu hep.
Okuduğum cizgi roman kahramanları çelik bilek ve tommiks beni çok etkilemiştir.
Onları ders kitaplarımın arasında okurdum.Annemden gizli gizli.
suzi-tommiks arasındaki o hoş duygu hep beni etkilerdi.Bir sonrakini almak için sabırsızlanır para biriktirirdim.

Aslında ben Ağaçların ortasında, beyaz badanalı bir evde, karşıda deniz manzarası olan bir yaz evinde devamlı oturmayı isterim.

İlk kopyamı
hiç unutmuyorum lisede biyoloji dersinde çekmiştim.
Koskoca kitabı eteğimin altına saklamıştım.
Soru ise arı ile ilgiliydi.Yakalandıktan sonra hiç bal yemek istememiştim.Yıllar sonra bala bayılır oldum.Her sofraya oturusumda balı görünce tebessüm ederim.

En saçma huyum Önce hayır dediğime, sonrasında karşıdakini düşünerek yumuşamaya başlamam..

Cep telefonum Önceleri almamak için direndim.Şimdi ise olmazsa olmazım.Acil işlerde kurtarıcım..kahramanım..

Aşk bence Doğada, baktığınız hissettiğim her şeyde..
fakat burada kastedilen başka galiba. O zaman ona göre bir cevap vereyim.
Bizi çuvallatan, sudan çıkmış balık hali..

En sevdiğim bloglar Onları linklerime eklemeye çalıştım.
tabi devamı gelecek.Zaman bulup blogları keşfe devam..

Tütü'cüğüm ben bu oyunu çok sevdim.Çok teşekkürler sevgimi gönderiyorum.

Bende blog arkadaşlarımı sobeliyorum.
Diğer arkadaşlarım sakın alınmasınlar, oyunlar bitmiyor sıra onlarada gelecek elbet..
Sevgili nane limon, sevgili tata, Sevgili tijen ve sevgili emeklilik hobileri
Arkadaşlarım katılırlarsa çok sevinirim.Herkese sevgilerimi gönderiyorum..

Çarşamba, Kasım 21, 2007

Kışa hazırlık..
Kırmızı biber turşusu

Anne'ciğimden kalma bir alışkanlık benimkisi.Mutlaka kendi çapımda kışa hazırlanırım.
Eşim marketlerde herşey var.Hazır alırız kendini yorma diyor.
Bense Anne'ciğimden gördüğüm, sevdiğim yiyecekleri zaman zaman yapıp kışa hazırlanmayı severim.Ah büyücek bir kilerim olsa:
Her meyvenin reçelini, marmalatını, kompostosunu yapsam.
Tarhanalar yapıp saklasam.
Nane kurutsam.reyhan da.
Erişteler yapsam.
Her çeşit turşudan kursam.
Bunları kilerimdeki raflarıma dizsem.
Kilere her girişimde seyre dalsam.
Hatta bu tabloyu seyretmek için kilerime özel olarak girsem.
Bir sandalye çekip oturup seyre dalsam.
Ama tüm bunlar şu an için hayal.
Ne güzel hayal kurmak.
Terapi gibi geldi şu an.
Olmayacak bir şey, ama hayali bile güzel.
Neyse efendim.Ben yukarıdaki güzellikten bahsetmek istiyorum ve bu ayki etkinliğe hatta ilk yemek etkinliğime katılmak istiyorum.Mahzun prensese etkinlik için teşekkür etmek istiyorum.Umarım katılımda geç kalmamışımdır.
Gelelim bu basit ama yemesi şahane biber turşuma.
Neden turşu dediğimi yapımını anlattığımda anlayacaksınız.
Biberlerimi yıkadım.Büyücek bir tencereye su doldurup içine biberleri attım.
(Bu aşamada siz biberleri tepsiye dizim fırınlayabilirsiniz. Ben bu şeklinide yapıyorum.Çok güzel oluyor.)
Su kaynadı biberler iyice yumuşadı. Ateşin altını kapatıp biraz daha beklettim.
Ilıyan sudan çıkarttığım biberlerimi başlarından kopardım.Kendiliğinden üzerindeki kabuk çıktı.Kaynayınca soyulması çok kolay oluyor.Kaynatmamın sebebi buydu.
İçindeki çekirdekleri temizledim.Biberleri mümkün olduğunca parçalamadan tabağa aldım.Kavanoza dizdim.Ayrı bir yerde sirke ve turşu tuzunu erittim.İçine sarımsak dövdüm.birazda şeker ekleyip kavanozdaki biberlerin üzerine döktüm.Kavanozu karanlık bir yere kaldırdım.Hatta buzdolabının sebzelik kısmına koydum. Bozulmasın diye.
Yeneceği zaman tabağa çıkartıp üzerine zeytinyağ gezdirip, kekik serpiyorum.
Harika oluyor.
Bakarmısınız tabakta ye beni diyor.
Kıyamam ona..Yesemmi acaba?..

Salı, Kasım 20, 2007

Hadi Patlıcan, biber kızartması yapalım...


Patlıcanları alacalı soyalım.Genişçe bir kaba su doldurup içine tuz atalım patlıcanları koyalım.Tuzlu suda bekletelim.Sonra sudan sıkarak çıkartalım kara suyu aksın.Kurulama bezimizle patlıcanları kurulayalım.Öte yandan sivri biberler yıkayıp kurulama bezi ile kurulayalım.bir kenara ayıralım.Tavamıza ayçiçek yağımızı kızartma yapacak miktarda koyalım ateşi yakıp yağın kızmasını bekleyelim.Önce patlıcanlarımızı kızartalım.Ama yakmayalım.Sonra patlıcanları alıp kağıt üzerine çıkartalım yağını emdirelim.Biberleri kızartalım.Servis tabağımıza bir kenara patlıcan kızartmalarını diğer tarafa da biber kızartmalarını koyalım.
Bir tencereye 3-4 büyük domates rendeleyelim.İçine biraz zeytinyağ koyalım.tuzunu atalım içine 3-4 adet sarımsak dövüp koyalım sos yapalım.bu sosu kızartmaların üzerine dökelim..Mis gibi sarımsak kokan kızartmamızı yiyebiliriz artık..
Kışa girdiğimiz şu günlerde yaz kızartmasını özledik öyle değilmi?..