HOŞGELDİNİZ






Salı, Temmuz 31, 2007

Vişne likörüm oldu...

Bayramlarda kahvenin yanında çikolata ile içime hazır.


Çarşamba, Temmuz 25, 2007

Bir kedim vardı dünyalar güzeli..
Onun adı plu...
Onurlu,kibar,asil...Bir kedi için fazla iddialı , büyük laflar bunlar diye düşünebilirsiniz ama asla değil..Onun için yetersiz kalıyor kelimeler diyebilirim.Başka kedileri gördükçe onun huyunu daha da sevdim.Kıymetini daha çok anladım.Hayvanların da huyları insan çeşitleri gibi.Farklı farklı.
Hayvanları uzaktan severim.Beslerim.Benim van kedim bunu bilirdi.Aramızda sessiz sedasız gizli bir anlaşma vardı adeta.Bana geçerken hafifçe sürünür.Ben buradayım ha edasıyla dolanırdı.Eşime ise gider kendini sevdirir.Bundan eşim ve kendisi mutluluk duyardı.Eşimin gelişini ayak sesinden,arabasının lastik sesinden anlar koşarak gider karşılardı.Beraberce eve kadar eşimi getirirdi.Yemek yenecegi vakit asla mırlayıp yiyecek istemezdi.Misafirim gelse ortalarda görünmezdi.Herkese onu anlatır bulunduğu yerden zorla çıkarıp gururla gösterirdik.Eve girer,girdiği gibi aklı bahçede ve yeşil otlarda kalır.Aniden dışarıya fırlarcasına cıkardı.Oğlumla arasındaki anlaşma müthişti.Kendisini kimselere oyuncak etmezdi.Ama oğlum gel dediğinde ona gider.Onun karnını gıdıklamasına, tüylerini kabartmasına, ayaklarından tutup çekmesine hiç ses çıkartmazdı.Bilirdiki ısrarı faydasız.Eşim bir başka severdi.Kafasını okşadığında bilirdimki içi ısınırdı.Huyu sevdirdi. Eşim onun tabağına yemeğini koyduğunda başını okşamaz ise yemezdi.Sevgi dolu bir kediydi.Eşim seyahate çıkar telefonda ilk onu sorardı.Ablalarına gittiğimizde plu nun selamı var halalarına derdi.Onlarda plu'nun selamını hemen alırlardı.Bu asil prensesimi sevmişlerdi.Van kedisi bir başka oluyor.1994 senesinde daha minicik bir yavru iken geldi bize.Bende eşime doğum günü hediyesi verdim onu.Hiç yanından ayırmadı.O zamanlar işi için istanbulda bulunması gerekiyordu.Biz de ankaradaydık.İstanbuldan ayrılıp seyahate çıktığında ankaraya uğrar kedisini bize bırakırdı.Bizde onun eve gelmesini dört gözle beklerdik.Aileden biriydi adeta.
Şimdi evimizden 6 gün gibi bir süre ayrıldık.Geldik bizi karşılayan o hoş şey gelmedi.Pıtır pıtır gelip bavullarımızı koklar eve bizimle eşlik ederdi.Bir an bu tablo gözümde canlandı içim buruldu.Kelimelere dökemedim sözcüğümü sustum.Acaba!!! dedim durdum.Hala ümidim var!!....ama eşimin dediği cümle aklıma geldi...BİR KEDİM BİLE YOKKKKKKKK....

Geçenlerde çekmiştim fotoğraflarını.Bu hoş varlığı buraya koymak istedim.
Sevdim onu.Hatıralarını bırakıp gitti...Unutmak mümkünmü!!!
img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;"








Keşke çıkıpta geliversen.
Şaka yaptım size saklandım desen...
keşke..
Gözlerim doldu.
Ne çok sevmişim,
ne çok alışmışım meğer...

Salı, Temmuz 24, 2007

vişne reçeli...
Vişne reçelini rahmetli kayınvalidem çok güzel yapardı.
Yalova'da yapılan reçellerin tadı bir başkaydı o yıllarda.. Benim için şimdide aynı.
Kayınvalidemden öğrendiğim bu reçeli sizlerle paylaşmak istiyorum.
1 kilo vişne
1,5 kilo toz şeker
4-5 damla limon suyu
1 çay bardağı soğuk su (Vişneler çok iri ve çok sulu ise suyu eklemeyebilirsiniz.)
Vişneleri yıkayıp, ayıklayıp saplarını çıkarttım.Çekirdeklerini de çıkartıp tencereye koydum.
Üzerine toz şekerini koydum 4 saat beklettim.Sulanmıştı.Ateşe koyup 1 çay bardağı suyu ilave ederek kaynattım.5 dakika kaynayan reçelin altını kapattım.Ocaktan indirdiğim reçel soğudu.Tekrar ocağı yakıp reçel tenceresini ateşe oturttum 20 dakika kaynattım ocaktan almadan 4 dk.önce 4 damla limon suyu damlattım.Limonunuz yoksa içine 1/4 çay kaşıgı limon tuzu katabilirsiniz.Vişne ekşi olduğu için limon suyunu veya limon tuzunu fazla koymuyorum.Vişnenin tadını dahada ekşi yapıyor.
Reçelimi indirmeden vanilyayı ilave ediyorum.Reçel vanilya takviyesiyle mis gibi kokuyor.
Dikkat edilecek noktalar:
Reçellerimde hep tahta kaşık kullanurım.Reçelin köpüğünü tahta kaşıkla hep yediririm.Köpüğü alıp atın.Reçeliniz daha parlak olur.
Reçeli kavanozlara doldurup soğumasını bekliyor ve ağzını sıkıca kapatarak ters çeviriyorum.Reçelimiz loş ortamda saklanırsa uzun müddet dayanır ve şekerlenmez.Reçelin hava almaması lazım.BUnlar püf noktaları.(Birde reçeli çok kaynatmayalım rengi bozuluyor.)
Reçelin kıvamını anlamamız için şöyle bir deney yapabilirsiniz:Bir çay bardağının içine su dolduruyorum.Reçelden bir damla içine akıtıyorum.Eğer dağılmıyorsa reçel olmuştur.
Ateşte suyunu çekmesi için fazla tutulan reçel ağdalaşıyor.Ekmeğe sürümü zorlaşıyor.

Perşembe, Temmuz 12, 2007

Mercimek çorbası...

Yaz günü çorba içilirmi?
Bizim evde evet.Her akşam yapılsa emin olun içilir.Kimse çorbaya hayır demez.

Şu yaz sıcaklarında emin olun çorba çokta iyi gidiyor.Yemekten önce içilen çorbadan sonra ise pek fazla yemek yenmiyor.Bu durum da benim açımdan iyi.Akşam yemeğini sadece çorba içerek geçiştirebiliyorum.Ağır yemekler yiyemiyorum.Daha sonrasında ise bir porsiyon mevsim meyvesi veya dondurma ağız tadım oluyor.
Şimdi vereceğim mercimek çorbası tarifi çok kolay ve pratik.Acele çorba yapmam gerektiğinde üşenmeden yaptığım tek çorba desem inanın abartmış olmam.Sizde denediğinizde benimle aynı fikirde olacaksınız.Eminim.

Mercimek çorbası:
*2 su bardağı kırmızı mercimek
*yeterince su
ve tuz
5-6 adet arpacık soganı.(soğanı bütün olarak koyuyoruz)
Tüm malzemeyi düdüklüye koyuyor ve ateşe oturtuyorum.20 -25 dakikada pişiyor.
Ateşten alınan düdüklü soğuk su altına tutularak ısısı düşürülür.Düdüklü tencereyi
kullananlar iyi bilirler.Tencere ateşten alınır alınmaz kapağı açılmaz.Aman dikkat diyorum.

Ayrı bir yerde:
2 kaşık tamek biber sosu.
yeterince zeytinyağ.(ölçü size kalmış) tavada kokusu çıkana kadar pişirilir.

Ateşten alınıp içine 1 yemek kaşığı nane,
1 çay kaşığı karabiber atar karıştırırım.
Sonra bu sosu çorbanın içine boşaltıyoruz.
Tencereyi kapaksız olarak ateşe oturtup, sosun karışmasını sağlıyoruz.Buda 2-3 dakika ateşte kaynaması demek.Sonrasımı? Afiyetle içiyoruz.Benim çok sık ve beğenerek yaptığım bu çorbayı çok seveceğinize eminim..



Evde arpacık soğanım kalmamıştı normal büyük soğan kullandım.Büyük soğanı da bütün atabilirsiniz.Soğan sevmiyorsanız,çorba piştikten sonra soğanı içinden alabilirsiniz.
Veya arzuya göre soğanı çintip sosla pişirip çorbaya katabilirsiniz.

Kısaca şöylede tarif edebilirim:
Düdüklüye yıkanan ayıklanan kırmızı mercimeği koyun,yeteri kadar su ve tuz ilave edin.biraz karabiber takviyesi şart.Bir büyük soğanı bütünce içine bırakın.Düdüklüyü 20 dakika ateşte(kısık) tutarak mercimeği pişirin.Ateşten indirdikten sonra bekletip açtığınız düdüklünün içindeki çorbaya zeytinyağı gezdirin.Çorbanız hazır.
Bu tür mercimek çorbasının içimine yazın bile doyamıyacaksınız.
Uğraşmaya gerek yok.Herşeyi daha pratik hale getirebiliriz diye düşünüyorum.

Salı, Temmuz 10, 2007

Ev yapımı vişne konservesi...
Meyvelerin marmelat ve reçel dışında nasıl değerlendireleceğini sizlerle paylaşıyorum.
Umarım yardımcı olmuşumdur.Bundan mutluluk duyarım.
Rumelide tüm meyvelerin konservesini yaparlar.Kışın özellikle ramazanda makarnanın veya böregin yanında iyi gider.Size sadece bir kavanoz konserveyi açıp kaseye koymak kalıyor..Afiyet şeker olsun..


Hala'cığımdan öğrenmiştim. Çok marifetli bir hanımdı.Tüm meyvelerin konservesini yapardı.(Şeftali, kayısı, vişne, armut..vs..)
Kocaman yakılan ateş üzerine kazan konurdu.İçi su doldurulurdu.(Peçka denen bir ocak türü vardır.Yemekler orada pişerdi.Konservede orada yapılırdı)
Ayıklanan meyveler su ile karıştırılır.Kepçe kepçe paşabahçeden alınan ağzı sıkıca kapanan çam kavanozlara doldurulurdu.Kavanozlar ters çevrilerek kazanın içine aralıklı olarak dizilirdi.Su kavanozun üzerine çıkacak şekilde konulurdu.
Ateş yakılır su iyice ısınır ve kaynamaya başlar.Fokur fokur eden sesi hala kulağımdadır.Biz şimdiki evlerimizin mutfaklarındada yapabiliriz.Kavanozlar asla çatlamaz.2 saat veya 3 saat kadar kaynayan konserveler ateşten alınır ve soğutulur.Kilere kaldırılır.Kışın bulunduğu yerden alınır ve kullanılır.
Buradaki en önemli olay, kavanozlar asla hava almayacak şekilde kapatılır.Hava alan konserve bozuluyor.
Ev yapımı vişne likörü..bir klasik..
Likörün her çeşidini çok severim.Özellikle bayramlarda kahvenin yanında çikolata ile çok hoş oluyor.Benim için LİKÖR bir bayram klasiğidir.(tabiki evde yapılanı)
Tarifini vereceğim likör eşimin teyzesinin kızına ait.Yeni evlendiğim yıllara dayanır geçmişi.O zamanlar üniversiteyi yeni bitirip evlenmiştim.yemek işlerinden de anlamıyordum ama eşim düşkün olduğu için onu memnun etme amacıyla her türlü tarife atlar ve yapmaya çalışır olağan üstü gayret gösterirdim.Onun ifadesiyle de oldukça başarılıydım.Özden ablamın tarifini sizinle paylaşacağım.O yıllarda kendilerininde yalovada evleri vardı bize komşuydular.Her akşam üstü pazara giderdik mevsim meyveleri ve sebzeleriyle dönerdik.(Sebzelerle dönmez birsürü masa örtüsü,yastık kılıfı,çarşaf,gecelik,mutfak gereçleriyle dönerdik)Eşim de pazar gezmemize katılırdı.O zamanlardan kalma alışkanlık bu pazar gezmeleri

(Bahçemin vişneleride yalova'dakileri aratmıyor.)

Hatırladığım kadarıyla vişne zamanı yalovadaydım.Pazardan 5 kilo reçel için vişne almıştım.Yalova vişnesi erik gibi iridir.Reçeli yapıldığı vakit bütün sitede mis gibi kokar.Bütün evlerin mutfağından reçel kokuları siteye yayılırdı.Reçel kokusu o zamanlardan kalma enfes bir kokudur benim için ve yalovayı çağrıştırır.

Tarif oldukça basit fakat sonuç mükemmeldir.
Yapmanızı tavsiye ederim.Bayramlar var önümüzde.Gururla ikram edeceğiniz bir lezzet klasiğidir vişne likörü.
5 kilo vişne(Çekirdeklerinden ayırıp ayırmamak size kalmış)
4 kilo şeker.(3 kiloda olabilir.tadı size kalmış ama likör oldukça tatlı bir içecektir belirteyim)
2 şişe alkol(veya cin,veya votka)
4-5 adet karanfil.
Bir büyükçe cam kavanoz.

Kavanozun içine vişne ve şeker olarak aralarına karanfilde koyuyorsunuz
bütün kavanozu dolduruyorsunuz.
Karanlık bir yerde mayalanması için 20 gün bırakınız.
20 günün sonunda şekerli su üste çıkmış vişne alta inmiş oluyor.Bu süre 30 günde olabilir farketmez.
İçine alkolu boşaltıyorsunuz.Karıştırıyor ve dinlenmesi için yine aynı yere koyuyorsunuz.Buzdolabına daha sonra alıyoruz.
Afiyet olsun.

Bu hatıralarla likörümü yaptım.Güzel anıları canlandırıp hep yaşatma taraftarıyım.Elimden geldiğince de bunu başardığımı düşünüyorum.
Yine bayramlar gelecek,artık bir neriman klasiği olan likörüm sevğiyle ikram edilecek...Çok mutluyum çok..Yine yaptım,yine anıları yaşattım,yaşadım,yine ikram edilecek...

Pazartesi, Temmuz 09, 2007

Vişne-soda-buz..bardakta flamingo..Datça anısı..
Bahçe'den vişne toplamaları devam ederken geçen gün yaptığım ve şişelediğim vişne suyum aklıma geldi.Son derece yorulmuş ve susamıştım.
Vişne-soda ikilisi bana hep datça marinayı hatırlatır.Yıllar önce ablamın yazlığına gitmiştim.Marinada içmiştik.Tam da güneş batarken tüm günün sıcaklığını alan vücüdümuz bu soğuk içecekle kendine gelmişti.
Hemen dolaba yöneldim.Vişne suyum buz gibiydi biraz şeker takviyesi yaptım.
Kadehe koydum.İçine bir adet soda boşalttım.Bol buz koydum.Filamingom güzel süsüm benim.Hemen bardakta yerini aldı.Yeşil yeşil pekte yakıştı.Gururla vişne sularında yüzmeye koyuldu.Pembe sular onun pembe bacaklarıyla uyum sağladı.Kuşum filamingom serin sularda bir yelkenli edasıyla süzülüp durdu...

Bir yaz uykusu.. .

Vişnelerim toplandılar,Neler yapıldı neler...
Sırasıyla sizlerle paylaşacağım.

Baldan tatlı şeyler önce saplarından usulca ayrıldılar.Suyun içine bırakıldılar tozları gitsin diye..(Gerçi toz falan yoktu ama ben huysuz kadın olduğum için, tatlıcıklarım duş almalıydılar)
Sudan usulca nazik bir şekilde çıkartılıp kevgirde süzüldüler ve buzdolabı poşetlerine dolduruldular.(Kullanacağım miktarlarda torbalandılar)
ve buzluğa usulca yatırıldılar.Kırmızı gecelikleriyle soğuk yataklarına uzandılar.
Tatlı tatlı uyusunlar diye yaz uykusuna bırakıldılar.
Uykuya yatırılmadan önce sizler için kırmızı kırmızı poz verdiler.Hoşçakalın dediler ve gittiler.Kışa görüşmek üzere...


Perşembe, Temmuz 05, 2007

Doğal vişne suyu...

Çoğu blog susmuşken bende hareket var!!! nedenmi? Eee bahçede meyveler var..
Vişne suyunun hazırını katiyyen içemem.Bana çok ekşili gelir.
Enteresan bir durum evde yapılanı rahatlıkla içebiliyorum.Anlayamadığım bir durum.
Sabahın serinliğinde elimde bahçe merdivenim vişne dalları arasında kayboldum.
Öyle büyümüşlerki anlatamam.Adeta kiraz gibiler.İçleri çok sulu belli!!!
Sabah kahvaltısını vişne suyu ile yapmalıydık.Topladığım vişneleri önce suya tuttum kevgir içinde,sonra da saplarını çıkarıp temizledim. Dallı olanlarını ayıkladım.
Çekirdeklerini çıkartmadan büyük bir tencereye aldım. Soğuk suyunu koydum. Kaynamaya başladılar.İyice kırmızı suyunu saldılar.Kepçe ile suyunu havalandırıp,havalandırıp o hoş rengini seyretmeye doyamıyordum. Ne özlemişim vişneyle birşeyler yapmayı anlatamam. Ben seviyorum böyle yaşamı.Anladımki kocaman bir çiftlikte meyve ağaçları arasında yaşamalıyım.Onları toplayıp toplayıp kurutmalıyım. Reçeller yapmalıyım. Kavanozlara koyup raflara kaldırmalıyım. Geçip karşılarına renk renk kavanozları seyretmeliyim. Suyunu sıkıp doğal içmeliyim. Meyveli kekler, turtalar yapmalım. Dostları burada ağırlamalıyım. Onlara bunları yedirip içirmenin keyfini yaşamalıyım.
Aaaa ben bunları düşünürken vişne suyu olmuştu. Aceleciydim. Hemen olsundu. Ben hülyalara dalarken vakit çabucak geçmiş vişne suyum olmuştu. Ateşin altını kapatıp soğumaya bıraktım. Vişne suyu ılınmıştı. Vişneler suyun dibine oturmuştu. Keyiflerine diyecek yoktu. Onlarda anlaşılan benden memnundu.Gülümsedim onlara.Yavaşça suyunu sürahiye boşaltmaya koyuldum.Onların rahatını bozmadan usulca sürahiyi doldurdum. Hemen soğuması için buzdolabına kaldırdım. Rengi müthişti.Bu tabiatın rengiydi benim için..İçimi yaktı kırmızısı.Bir bardak doldurup içtim. Buz gibiydi.Hiçte ekşi gelmedi.Dolaptan alıp derin kaseye koydum. Biraz su ekledim.Şeker kattım. Bizimkiler şekerli severdi.Karıştırdım.Şekeri iyice erittim.Tekrar bir başka sürahiye alıp soğuttum.İçecek hale geldiğinde üzerine buz doldurdum.
Artık hazırdı.Sofraya gururla sunuldu.Bardak bardak iştahla içildi.Ne zaman toplanıp yapıldı soruları geldi.....Sadece gülümsedim..

Kalan vişne tanelerini kevgirden geçirdim.Ağzı kapalı bir kaba aldım.Atamazdım!!.Belki bir tatlının içinde sevilerek yenirdi kimbilir!!!!..

Pazartesi, Temmuz 02, 2007

VİŞNELİ KARA ORMAN KEKİ....
Şimdi vişne zamanı hadi kek yapalım...
Bahçemdeki vişnelerin iyice olğunlaştığını görmek beni hayli keyiflendirmişti.
Yerimde duramıyordum,Hasad başlamalıydı.Hemen topladım.

Uzun zamandır yapmayı düşündüğüm kara orman kekini hatırladım.Taze vişneyle ne güzel olurdu.Birde kendi mahsulüm olunca tadı yemelere doyulmazdı.Hem akşam üstü gelecek ağır misafirim anne'çiğime hazırlamalıydım.Tariflerimin olduğu kara kaplı(Benim eski vefalı anılarda kalan tatlar) defterimi açtım.(Herzaman imdadıma yetişen defterim benim)Sana hamur işleri kitabından aldığım tarifi uygulamaya başladım.Aynı tarife lezzet derğisinde de rastlamıştım.Benim tarifim biraz daha değişik.

Malzemeler.
*3.5 su bardağı un.
*1 aida çay bardağı süt
* 1 aida çay bardağı yoğurt
1,5 su bardağı toz şeker
125 gr eritilmiş soğutulmuş sana(Bir büyük sananın yarısı)
1/2 su bardağı zeytinyağ.
1 paket çikolata
4 yumurta
1 paket kabartma tozu
1 çay kaşıgı tarçın
1/2 çay kaşığı zencefil
1 tutam tuz.
2 paket şekerli vanilya
1 paket ülker kakao ..(3 kaşık).(Ülkerin 25 gr.lık poşeti)
Üzerini süslemek için pudra şekeri.(Ben dekor şekeri kullandım)
Bir kase çekirdekleri çıkarılmış vişne.

Kekin yanında yemeniz için sade dondurma..
Ayrıca 26 cm ortası delik kek kalıbı(Ben yeni aldığım zenker kek kalıbımı kullandım)
Yumurta ve diğer malzemeler oda sıcaklığında olmalı..

*Yumurtaları,şekeri bir kaba alıp mikser yardımı ile krema haline getiriyorsunuz.İçine sana ve zeytinyaĞını koyup mikserle çırpmaya devam ediyorsunuz.Sütü,yoğurdu ilave ederek karıştırıyorsunuz.
Ayrı bir kapta tüm unlu malzemeleri elekten geçirip karıştırıyorsunuz.(Kakao dahil).Ben kakaoyu fazla yoğun koymadım.Evdekilerin isteği üzerine.(Siz yoğun kakaolu seviyorsanız tarifte 5 kaşık kaka0 diyor.)Kekin hamuru tarçın renginde oldu.Fazla kakao kullanmadığım için.Ama kek piştiğinde rengi kakao rengindeydi.Bu arada fırını yakıyorsunuz.Fırın ısısı 180 derece olmalı . Kek 40 dakikada pişiyor.

(Dip not:lezzetli ve güzel olan kekin üstü çatlar)

Kuru malzemelerı,krema haline getirdiğimiz malzemelerle karıştırıyorsunuz.Fazla kariştirmayalım.Artık bu aşamada tahta kaşık kullanıyoruz.Üzerine çikolata rendeliyoruz.Hamura karışmasını sağlıyoruz.Temizlediğimiz, çekirdeğini çıkarttığımız vişneleri kekin üzerine yayıyoruz.Biraz basırıp hamurun içine girmesini sağlıyoruz.
Fırına veriyoruz.Kekin pişip pişmediğini anlamak için ben bıçak batırırım.Bıçağa hamur yapışmaz ise kek pişmiştir.Kekiniz fırındayken hiç açmayın,kek sönmesin.İnanın bu kek tam 40 dakikada oluyor.Fırını ayarladım ve hiç bakma ihtiyacı bile hissetmedim.(Kek 40 dakikada yanmaz.Bu düşünceyle hareket ettim)

Fırından çıkarttığım kekimi 10 dakika soğuttum.kekinizi sıcakken kalıptan çıkartırsanız kek parçalanıyor.Soğuyan kekimi kalıbı ters çevirerek servis tabağına aldım.Vişneler dibe inmiş,çok hoş bir görüntü oluşmuştu.



Hep kakaolu pastalara çikolata-kakao-vişne. üçlüsü çok yakışır.Kara orman kekini yapmayı bana düşündürende bu olmuştu.
Hiç yanılmamışım rende çıkolata ve vişne ağızda nefis bir tat bırakıyor.
Mutlaka denemenizi öneririrm.
Biraz uğraştırıyor olsada,biz hanımlara bu hiçte zor değil ..Kek dendiğinde aklıma ilk gelen vişneli bu karaorman keki olacak..İyikide yapmışım anneciğim bayıla bayıla yedi,Yaptığın kekler içinde en nefislerinden biriydi dedi.

Soğuduktan sonra üzerine dekor şekeri serptim.Sıcakken serperseniz şeker eriyor..
Keki çok sevdiğimi artık öğrendiniz sanırım.Kek canavarıyım ben..
Sizlere söz vermiştim bende anısı olan ,iz bırakan kekleri (karakaplı defterden) anlatacak yazacaktım..Devam ediyorum bende yapmaya,yayınlamaya,sizlerle paylaşmaya...