HOŞGELDİNİZ






Pazartesi, Mayıs 28, 2007


HINZIR KÖSTEBEK
Epeyce zaman önceydi.Oğlumun ilk doğduğu yıllardı hatırladığım kadarıyla .Hiç unutmam o günü .Bahçe anılarımda yer almıştır.Kızkardeşim çaya gelmişti. Akşam oldu göndermedim.Hava kararmak üzereydi. Kardeşim arkasını dönük vaziyette bahçeye oturuyordu.Onun arkasında boyu 50 cm e ulaşmış koparıpta salatasını yapamadığım seyrek yapraklı kendiliğinden çıkmış bir MARULum vardı.Özenle sulardım. İşte o zamanlar marul ile kıvırcığın farkını anladım. Marul seyrek ve uzun yapraklı oluyor. Kıvırcık ise kısa ve geniş yapraklı .Her ikiside bahçede yetiştiği içinmidir nedir daha seyrek ve oldukça hafif oluyorlar. Marul için eşim "Bunun salatasını yapma vakti geldi artık" der dururdu.İşte o günlerdeydi bu anlatacağım olay.Neyse karanlık bastırmak üzereydi. Kızkardeşimin arkasındaki marulun yapraklarında kıpırtı başladı.Önce anlayamadım, saniye sürmeden marul oradan yok oldu.Hızla kalktım .Kız kardeşimde ürktü gördüklerimizden. Marul bir bütün olarak toprağın içine doğru çekiliyordu. Marula asıldım.Bu tamamen benim refleksimdi.Olayı kavrama diye birşey yok bende.!!!Marulun uçtan küçük bir bölümü elimde kaldı. Tamamı ise yok oldu,gitmişti.İnanamadık.Bu nedir? diye birbirimize baktık.İlk şaşkınlığı atlatınca ben bahçedeki kopmuş fırça sapını deliğe soktum.Sap toprak içinde derinlere doğru gittikçe gitti ve tamamen 2 metrelik sopa delikte kayboldu.Durum kritiği yapmaya başladık. Bu neydi?Buğüne kadar böyle birşey hiç görmemiştim. Tarla,toprak işimden de anlamazdım.Yeni evlilik yıllarımdı ve ilk defa bahçeli şehirden uzak bir yerde oturuyorduk.Eşimin istemesiyle bu evi tutmuştuk.Neyse olayın üzerinden 2 gün geçti bahçe suluyordum ,birde baktımki lalelerimin boyunları bükülmüş toprağa değiyorlar. Yaprakları sararmaya yüz tutmuş.Anlayamamıştım sebebini.Lalelere dokununca yapraklarıyla beraber sapları elimde kaldı.Tüm lalelerin durumuda böyleydi.İncelemem sonucu lale soğanlarının yok olduğunu gördüm. Bahçede birkaç yerde toprak öbekleri oluşmuştu. Eşimle beraber tatil günü masayı hazırlayıp bahçede kahvaltıya oturduğumuz an yeşillikleri arasından onu gördük. Sevimli kıpır kıpır yerinde duramayan bir şeydi bu. Bize bakıyordu. Vücudu dik bir hal almış bizi izlerken yakalandı bize. Ben çığlık attım. O ürktü hızlıca toprağa dalıp kayboldu. Sonradan eşim bu senin marulu yiyen hınzır KÖSTEBEK dedi.Böylece olay aydınlandı.O sene bahçemdeki tüm soğanlı çiçekler yok oldu. Köstebekçik hepsini afiyetle yedi bitirdi. Bahçenin altını üstüne getirdi. Ben bu tatlı hayvancığa kızamadım. Hatta bahçemden gitmesin orada yuva yapsın bile diyordum. O yiyecekleri bitince başka bahçelere musallat oldu.Sonrada gelmez oldu..

Hiç yorum yok: